Yerel adaylar, bana rol peşindeler gibi geliyor. Kendilerine göre, hayallerinin rolünü oynuyorlar. Hayal et, aklına geldiği gibi konuş. İstersen rüya tabirinden okumanı yapabilirsin, “sesini” duyan var mı bilmezsin?
Alkışlayanlar, sözlerin nereye gittiğini, neye yaradığını bilerek mi ellerini çarpıyorlar? Toplumun hiçbir yarasına parmak mı basılıyor?
Dinleyiciler arasında, ateşli taraftar sandığım, büyük bir arzuyla alkışlayan, birine sordum?
Sözlerin nereye gittiğini anlayarak mı alkışlıyorsunuz?
Beyefendinin cevabı: “Görevim buraya gelmekti. Ne anladığım,” değildi.
Yanımdaki düzgün giyimli, kravatlı beyefendiye baktım. Üzgündü, bir şey sormak istemedim. Bana döndü, gözleri çaresizliğini sergiliyordu. Titredi ve kafasını salladı.
Beyefendi, konuşmacıya katılıyor musunuz? Diye sordum.
Yutkundu, kara bulutlara baktı. Montunu düzeltti. “Kamuda görevli oğlumu, alkış için buraya göndermişler, peşine geldim. Çünkü hanımı doğum sancısı için acilen hastaneye kaldırmışlar. Evde kimse yok, bana ulaştılar. Buraya koştum, fakat çaresizim.
Bu kalabalıkta oğlunuzu nasıl bulmayı düşünüyorsunuz? Diye sordum.
Ateşli bir figür gibi davranacak, alkışlayacak, yüksek sesli tezahürat yapacaktır. Onun için hangi tarafta olduğunu anlarım.
Neden güçlü bir tezahürat diye sordum?
Beyefendi bana baktı ve “üst makama yükselme isteği” dedi.
Taraftarlardan birini daha konuşturmak istedim.
Fanatik taraftarsınız? Kendinizi bu kadar yıpratmaya değecek, sonuçta ne var ki? Belediyeden içeriye bir defa girmeyeceksiniz. Buna karşılık, düzenli vergilerinizi de ödüyorsanız, bağırmanızın ne alemi var? Diye sordum.
Adam, beni tepeden tırnağa süzdükten sonra,
Oğlum “mülakata” girecek de dedi.
Mülakatla burada bulunmanın ne bağıntısı var? Diye sordum.
Bu toplantıdan sonra onlardan yazı, alacağım da dedi.
Yerel adayların, toplantısına katıldım. İki yaralı kuş misali, şahıslarla diyaloğu yaşadım.
Ara sokaktan geçip yolumu kısaltmak istedim. Caddeye çıktığımda, yolların kesilmiş olduğunu gördüm. Birisi veya birileri geçecekmiş, dediler.
Çakarlı arabaların sonu geleceği yoktu. Geldiğim ara sokaktan geri döndüm. Yerel adayla çakarların bağını kuramadım. Her neyse, dedim.
Akşam haberlerde, yerel adayın çakarları olduğunu öğrendim. Böyle durumlar gelişmemiş üçüncü dünya ülkelerinde görülür.
İnsanımızın yarasına bakmazsın, milyonları itibara harcarsın. Halkın verdiği oyla çakar konvoyu kurarsın. İtibarlı yerel aday!
İsrafın da haram olduğunu bilirsin, yerel aday!
Hasan TANRIVERDİ