Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Hoş geldin safa geldin ey sabah ve yeni gün. Merhaba gün, merhaba yeni umutlar, ey bad-ı sabah ile doğan Güneş, senin doğuşunla ısındı tekrar kalbimin en ücra köşeleri. Geldi geçti uyanma vakti!.. Her yeri güne gülümseyerek başlayabilmenin verdiği mutluluğu başka ne verebilir ki?.. Geceden kalma umutlarımı yatağımın üzerinden toplamalıyım artık. Umut… Nasıl da güzelleştirir düşünceyi. Nasıl da insanı “insan” yapar.
UNUTTUĞUMUZ BİR ŞEY/ Mİ VAR?…
Beynimiz bir şeyi unuttuğumuzu hatırlıyorken, unutulan şeyi neden hatırlayamıyor?..
“Ya bir şey söyleyecektim ama unuttum.” ya da “Bir şey yapacaktım unuttum.” gibi cümleleri hepimiz günlük hayatta birçok kez kuruyoruz.
Ne çok unutkanlıklarımız var, ne çok unuttuklarımız.
Güne mutluluk güzellik dilemeden uyandıklarımız..
Günaydını esirgediğimiz sabahlarımız… Yanından geçerken yüzünü unuttuğumuz merhabalarımız…
Gülümsemek sevgiyle dokunmak sıcacık bir aydınlıkken, ne çok bir birimize armağan ettiğimiz karanlıklarımız var… Ve ve____ ne çok insan olmaya ihtiyacımız…
Yıllar bizden mi?.. Yoksa biz mi yıllardan alıyoruz bir şeyleri.
Ne zaman kaybettik içimizde ki yaşayan insanın özünü ve sevgi denen duyguyu…
Mesela benim: Hatırlamaktan çok, uzak kaldığım birçok şey var, unutmaktan öte, yok saydığım yaşamda. Çoğu zaman görmezden gelerek, yanından geçip gittiğim duygular var. Sanki kuvvetli bir rüzgârmış gibi, esip götürmüş, silip süpürmüş tüm güzel duyguları… Bir kırmızı gülü ne zaman en içten kokladım, ne zaman küçük bir çocuğun başını okşadım sevgiyle, ne zaman yalansız gülümsemeler yakaladım aynalarda?.. Nerede o sıcak güneşli, kuş sesleriyle doğan günler?.. Kendimi var saydığım bir yaşam, nasıldı?..
Unuttum…
Unuttum…
Unutmayı marifet sayarak, unutmayı yaşamdan sayarak… Görmezden gelmeyi, bakıp bakıp pencereden, dışarıdan seyretmeyi, gerçeklerin üzerine bir duvar örmeyi maharet bilerek, yakama yapışan hüznü huzur sanarak… Nasıl bir mesafede kaldı da ulaşamadım ümitlere, gerçekten istenilen, her bir parçası kendimden olan hayaller neredeydi, uzun günlerin yıldızsız gecelerine mi saklandı küçük bir çocuk gibi konuştuğum, bir şeyler dilediğim her zamanki o sevimli ay dedem?.. Hiç bitmeyecek gibi yaşanılan dostluklar, içten sevilerim nasıldı?..
Unuttum…
Unuttum, taşın sert, toprağın yumuşak olduğunu… Dağlara bakınca yükseldiğimi, gruba karşı dalıp gitmeyi, denizin dalgasında kaybolan düşüncelerimi, sonbahar yaprağının daldan kopuşunu izlemeyi, çiçek çiçek açan bahara sevinmeyi unuttum… Nasıldı ışık, karanlıklar içinde aydınlanan neydi, söylemediğim kelimeler arasında gizlenmeden yanan neydi?.. Ateş gibi parlayan yüreğimde hiç unutmadığım kelimeler nerede kaldı? Söylemeyi hatırlamaktan kaçtığım cümleler nasıldı? Sanki söylenince bir den sihrini kaybedecekmiş gibi, bir balon gibi sönüverecekmişçesine…
Unuttum…
Unuttum, Nisan yağmurunda ıslanırken yürümeyi… Yürürken nefes almayı, toprağa vermeyi ıslak umutlarımı, yeşertmeyi fidan fidan, boy boy büyütmeyi içimde kök salmış en içten samimiyetimle sevgileri… Elimde değil hatırlamak, doğru neydi, yalansız yaşamdan arta kalan şefkat neydi, teröre kurban gitmemiş , parçalanmamış yürekler nasıldı?.. Ne denirdi sevgiliye?…
Unuttum…
Bir güneş doğuyor ufukta.. Belki yeni bir gün başlıyor, merhaba, der gibi gülümseyen sabahlara… Unuttuğum birçok şey sıralanıp önüme, biz de varız, hep vardık, hatırla, der gibi isyanlarda çığlık çığlığa… Bu sabahın kuşları cıvıl cıvıl, çiçekleri daha bir canlı… Renkleri hep kırmızı değil artık, beyaz ve pembe kelebekler uçuyor başımda… Unuttuğumu unutturmak için, hatırlatmak için nefes almayı, sanki yanı başımda hala eskiden dost bildiğim gülümsemeler çepeçevre kuşatmış dört bir yanımı.
Aynalara yansıdı güneş…
Uyandım…
Unuttuğum bir yaşam_ var_dı… Hatırladım.
Unutulanlar unutanları asla unutmazlar!
Cennet çocukları derki ”uyu acını unutursun” şimdi uyumak istiyorum. Uyumak ve acımı sonsuza dek unutmak istiyorum. Unut diyordun ya unuttum işte bu gecenin sabahına uyandığımda artık bir sen olmayacaksın ve ben doğacak olan Güneşle yeniden doğacağım hayata, seni tamamen unutacağım ELVEDA…
Hayat, ölüm yolculuğudur…
‘Bir rüyam vardı yarım kalan unuttum…
Bir sözüm vardı umut kokan unuttum…
Bir deniz vardı sonu hüsran unuttum…
Bir şarkı vardı dilime dolanan unuttum…
Bir yıldız vardı parlayan adını unuttum…
Bir sevdayı anlattılar aklımdaydı unuttum…
Bir gemi vardı sefere çıkacak neredeydi unuttum..
Bir yabancı vardı nereliydi unuttum…
Bir yalancı vardı ne demişti unuttum…
Bir umut vardı adı neydi unuttum…’
Velhasıl kelam dostlar; unuttuğumuz bir biz var!..
Ama şunu hiç ama hiç, asla unutmayalım: Sevin, çünkü hayat sevince, sevilince güzel ve diyelim ki her bir cümleye,” bu Vatanın sahipleri, yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun, gecenizden doğan bu güzel Cumartesi sabahınıza selam olsun… Hoş kalın, hoşça kalın ama hep dostça kalın… Hoş kalın, hoşça kalın ama her dem sevgiyle dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#