Türkiye’de kadın cinayetleri, ne yazık ki, son yıllarda artan bir toplumsal sorun olarak dikkat çekmektedir. Genellikle aile içi şiddet, namus cinayetleri veya cinsiyet temelli ayrımcılık gibi sebeplerle işlenmektedir. Bu tür olaylar toplumda kapanmaz yaralar açmakta ve kadın haklarının korunması konusundaki yetersizlikleri gözler önüne sermektedir.
Nedenleri:
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Toplumda köklü bir şekilde var olan cinsiyet rolleri ve eşitsizlikler, kadınların ikinci plana itilmesine ve şiddete maruz kalmasına sebep olmaktadır. Yetersiz Hukuki Önlemler. Eğitim Eksikliği. Ekonomik Bağımlılık. Kadınları korumaya yönelik yasaların yetersiz kalması ve mevcut yasaların etkin bir şekilde uygulanamaması, faillerin cezalandırılmamasına ve suçların tekrarlanmasına yol açmaktadır. Sivil Toplum kuruluşları, Kadın dernekleri farkındalık çalışmalarıyla bilinçlendirme yapmaya gayret ediyorlar. Yerel Yönetimlerin bu konuda açmış oldukları psikolojik ve hukuki açıdan yaptıkları ücretsiz desteklerde çok kıymetli. Eğitim programları arttırılmalı. Kadınları koruyan yasaların reel şekilde uygulanması sağlanmalı ve cezalar caydırıcı olmalı.
Kadın cinayetleri, sadece kadınların değil, tüm toplumun sorunudur. Bu konuda herkesin duyarlı olması güvenli ve eşit bir toplum için taşın altına elini koyması gerekir.
Çocuklarımız, geleceğimiz dediğimiz en değerli varlıklardır. Onlara sahip çıkmak sağlıklı, mutlu ve başarılı bireyler olarak yetişmelerine destek olmak hepimizin görevidir. Çocuklarımızın kaliteli eğitim almasını sağlamak geleceğe hazırlamanın ilk kuralıdır. Ne yazık ki günümüzde bu fırsatları sunmak zorlaştı. Devlet okullarındaki öğrenci sayılarını araştırdığımızda bir öğretmene 45/55 civarında öğrenci düşmekte. Ekonomik anlamda kitap, çanta kısacası kırtasiye miktarlarını karşılayabilecek durumda değiller. Bu yüzden okutulmayıp bilakis evin geçimine destek olması için çalıştırılan binlerce çocuk mevcut. Duygusal olarak sağlıklı gelişimlerine ihtiyaç duydukları dönemde bunu veremediğimiz zaman geleceğimiz diyebileceğimiz bir nesil araya kaynıyor. Çocukluğunu, özgüvenini vermemiz gereken sevgiyi veremiyoruz. Onların fiziksel sağlıklarını koruyup, dengeli beslenmelerini sağlamak, ilgi duydukları spora teşvik etmemiz gerekiyor. Güvenli bir ortamda büyümeleri çok önemli. Yakın zamanda kaybolan ve cinayete kurban giden kızlarımız, çocuklarımızı düşündüğümüzde risklerden uzak tutmamızın önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ailenin eğitimli ve bilinçli olması çocuklar için çok kıymetli. Pozitif rol modeller aileden başlar. Yetişkinleri örnek alarak büyürler. Siz kitap okuyorsanız okumayı, sanatla uğraşıyorsanız sanatın dallarını, eşinize şiddet uyguluyorsanız gördüğünü uygulama modeliyle aynısını hayatında kullanacaktır. Bu bağlamda aile ve yetiştiği çevre, okul ve arkadaşları birer modeldir. Doğru davranış ve değerlerle büyümesi geleceğini şekillendirir. Sosyal etkinlikler sosyal becerilerini geliştirir. Bu konuda Mersin Büyükşehir Belediyesi başarılı projelere imza atıyor. Sosyal Belediyecilik denildiğinde yaşlılar, çocuklar, patili dostlar ve kadınlar için öncelikli ücretsiz etkinlikler çok kıymetli.
Çocuklarımıza sahip çıkmak, onların gelecekteki başarılarının ve mutluluklarının garantisidir.
Türkiye’de cinsel istismar suçları, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Cinsel istismar, TCK’nın 102 ve 103. maddelerinde ele alınmaktadır.
TCK Madde 102: Cinsel Saldırı
Basit cinsel saldırı (TCK 102/1): Rızası olmadan bir kişinin vücut dokunulmazlığını ihlal etmek. Bu suçu işleyen kişi, 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Nitelikli cinsel saldırı (TCK 102/2): Cinsel saldırının nitelikli halleri (örneğin, birden fazla kişi tarafından işlenmesi, silah kullanılması, kamu görevinin kötüye kullanılması gibi). Bu durumda ceza, 7 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına yükselir.
Vücuda organ veya sair bir cisim sokulması (TCK 102/3): Bu fiil, 12 yıldan az olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılır. Ağırlaştırıcı sebepler varsa ceza daha da artırılabilir.
Cinsel saldırı sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığı bozulursa (TCK 102/5): Ceza, 10 yıldan az olamaz.
Cinsel saldırı sonucunda mağdur ölürse veya intihara teşebbüs ederse (TCK 102/6): Ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Cinsel istismar sonucunda çocuk ölürse veya intihara teşebbüs ederse (TCK 103/4): Ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.(İnternet Kaynaktan yararlanıldı) Kısacık da olsa paylaşmak istedim. Cezaların yılları ve ölüm halinde müebbet hapis…
Bu maddeler, cinsel istismar suçlarına karşı caydırıcı olmayı ve mağdurların korunmasını amaçlamaktadır. Türkiye’de cinsel istismar suçlarına karşı yürütülen yasal mücadele, hem mağdurların haklarını korumak hem de toplumda bu tür suçların işlenmesini önlemek için. Bu maddelere rağmen kadın cinayetleri, çocuk istismarları fersah fersah artıyor. Demek ki caydırıcı olma özelliğinde değil. Bir yerde yanlış var. Önemli olan suç oranının hiç olmamasını sağlamaktır. Bunun aksi oluyorsa bir şeyler güncellenmeli.
Aile Bakanlığı, Türkiye’de aile yapısını korumak, güçlendirmek ve toplumsal refahı artırmak amacıyla faaliyet gösteren bir devlet kurumudur.Çocuk haklarını savunur ve çocuk istismarı, ihmali gibi durumlarla mücadele eder. Koruma altındaki çocukların bakımı ve eğitimi, Kadına yönelik şiddetle mücadele eder. Kısacası aile, çocuk, kadın, engelli ve yaşlılarla ilgili politikaların oluşturulmasına katkıda bulunur.Yapılan araştırmalar ve istatistiklere bakıldığında bunların ne kadarı yapılmıştır acaba!
Toplum olarak gözümüzün önünde dövülen kadına destek olunmadığına şahit olmaya başladık.40 hanelik bir köyde çocuk ölümüne herkesin dilsiz şeytan olduğunu duyduk. Kör olduk. Sağır olduk. En kötüsü ölen şehitlerimize yaptığımız gibi üzüldük diyerek acımızı sosyal medyada yansıtmaya gayret ettik. Yeterli mi?
Benim içim kan ağlıyor. Yetmediğini biliyorum.
TBMM seçtiğimiz Sayın Vekiller, sizin içiniz kan ağlıyor mu?
Adalet icracıları ya sizin?
Yeter, Yeter, Yeter
Bu yazıyı yazarken şu an bilmediğimiz köyler, şehirler ve evlerde aynısına maruz kalan çocuklarımızın haklarını kim koruyacak?
Duyulmayan, konuşulmayan, konuşturulmayan binlerce kadınımızın, kızlarımızın, çocuklarımızın hakkını kim koruyacak?
Toplumumuzun en kırılgan bireyleri olan çocuklarımıza şiddet ve korkudan arındırılmış bir hayat borçluyuz.(Nelson Mandela)