Göç olayı, karmaşık ve güç bir hareketti. Yola çıkmadan, patika insanın gözünde, sanki uzardı. Göç, hayatın anlamını aramaya karşılıktı. Çünkü atılacağı macera, hüzne dönüşür ve toprağında kal, varma el alemin betonlaşmış, sahasına, denebilirdi.
Çocukları onun her isteğine uymayacağı belliydi. Çünkü saçları ağarmış ve sırtı kamburlaşmıştı. “Herkes gidiyor,” düşüncesine uymak istemiyordu. Şehir bilinmezine açılmak risklerle doluydu. Tehlikeye yelken açıp anahtarı eline almak gereksizdi.
Şehir bilinmezinde, huyunu suyunu ölçemediğin doğaya açılmak geçerli, değildi. Dört duvar arası, yaşamın doğasına aykırıydı. Ayağıma toprak değmeli, sabahın seherinde toprağın dumanı, koku duyuma gelmeliydi. Sebzelerin sıralar halinde, meyvenin dalları eğilmiş durumda olmalı, diyordu.
Toprakla ilgili çalışmalarını, rüyada mı görecektim. Bedenim şimdiden isyanlarda. Dağın sisini aşmak, şehrin yolu demişlerdi. Bu yol, beceremeyeceğim, bir konu, dedi. Dağın sisi altında sakat kalır mıydı? Günü geldiğinde yaşayıp görecekti.
Yürüyecekti, kaldırımın oynak taşlarında.
Bahçenin sebze bölümündeki ayak izlerine baktı, gözleri doldu. Yaşlılığın anlamı bu olmalıydı. Sevgi dolu bir duygu, beynini kemiriyordu. Yüzündeki ifadeler gülümserken, artık şehri düşünmüyordu.
Meyve ağaçlarının dibine vardığında, gözlerini sildi, dal ucundaki elmayı kopardı ve ısırdı.
Ağrıyan ve yürümede zorlanan, dizlerini ovdu. “Çalışma bizden, geçti de farkında olamıyorum,” dedi.
Yarın hastane yollarında ağrılarıma çare ve sızlayan kalbime ilaç, dedi.
Sağ gözüne ağ inmişti. Yarı görüyordu. Şehirde daha kolay mı doktora ulaşırdı. Köy yerinde sıkıntıya girmemeliydi. Eve geldi, kara ateşin karşısında uyukladı ve yorgunluğunu giderdiğini sandı. Dizlerim demekten de geri durmadı.
Belki bir haftalığına, doktor için çocuklara giderim. Buraları bırakamayacağım, içim el vermiyor. Şehre gidenler kalmadı ki, dedi. Bu sözlerden çok hoşlandığı gülümsemesinden, belli oluyordu.
Göç yolunu beyni almıyor, topraktan kopmayı kendine yakıştıramıyordu.
Köydeki birliktelik, sevecen havası ve yardım sever kişiliğiyle, insanı kendine çekiyordu.
Hasan TANRIVERDİ