Mutlu ada, gezilip görülmeliydi. Çiçeklerden bir demet olan adada ziyaretçiler sıkılmazdı. Çiçekleriyle meyve ağaçları, görülmeye değerdi.
Ada, beyaz taş döşenmiş, yollarıyla mutluluk sembolüydü. Adaya sık gelenlerden biri de Aşık Tetandı. Aşık, sazıyla beyaz yolda yürüyordu. Aşığa neden “mutlu ada” diye sorduklarında, Aşık, sazımı çalar söyler, neşelenir ve adayı mutlu ederim, derdi.
Tetan gözlerini sildi. Sazını tıngırdatmak için telleriyle oynadı ve hazır hale getirdi. Köşe başını mekân tutmak istediğini söyledi. Görevli aşığı tanıdı ve ziyaretçilerle gelir, adaya neşe katar, dedi.
Aşık tetan, yanına gelen, ney ustasına; sessizliğin ruha işlediği ve duyguları mest ettiği yerde, neye üflemek, çok isabetli bir karar değildir. Yandaki adaya geçerseniz, orada neye üfleyenleri göreceksiniz, dedi.
Mutlu adanın gizemi, ruhun çiçekler arasında gezindiği yerdir. Burada başka bir şeye gerek duyulmaz. Adada saz ve türkü, hep vardır. Hisseden farkında olur. Duygusallık tavan yapar ve mutlu adaya mutlu kişiler gelirler.
Mutlu adanın kuralı, ziyaretçinin en çok üç gün kalabilmesiydi. Dördüncü gün dönmek gerekiyordu. Adada çiçek ve meyvelere hiç kimse dokunamazdı.
Meyve çeşitliliği “mutlu adanın gizemiydi.”
Beyaz yollar, beyaz çakıllarla, ayrı bir güzellikteydi. Yollar damar gibi adayı örmüş ve damarlar, insan eliyle gerçekleşmişti. Yolların açıldığı, düzenli parklar, çevreye yayılmıştı.
Yerli turistlerden biri, çiçeklerin düzenlenmesi ve meyve bakımı için karşılıksız çalışmak istemiş fakat yöneticiler, kabul etmemişti.
Yosunlar, ağaç gövdeleri ve taşları kaplamıştı. Kayalarda likenleri de renkliydi. Ağaç ve taşları o halleriyle gördükçe insanın içi açılıyordu. Deniz dalgaları arasında renkli çakıl taşları çok hoştu. Sanki cilalanmışlar ve onları, ele almaya kıyamıyorlardı.
Sahilin nemliliğinden olsa gerek, yosunlar büyüleyici bir gelişme göstermişti. Sincaplar meyvelerin arasında daldan dala sıçrıyordu. Dalgaların esintisi, insana serinlik verirken, iç dünyalarındaki çalkalanmayı, dindiriyordu. Sakin bir hava yerini kara bulutların etkili olduğu bir ortama bıraksa da olumsuz bir hava gerçekleşmezdi.
Üç günü dolu ve de mutlu, geçirmek için adayı kıyı bucak gezdik ve parklarında eğlendik. Çeşitli endemik bitki türlerini, inceleme şansını bulduk. Ağaçları arasında mantar gördük ve görevliye bildirdik.
Adanın her tarafı kumsaldı. Bir evin salonu gibi temiz ve düzenliydi. İnsanlar içeri alınırken, titizlikle kontrolden geçiyordu. Ayakkabılarını altı ve üzeri temiz olarak adaya girebiliyorlardı.
Ada mutluydu ve insanlar da neşe içerisinde, gezebiliyordu.
Hasan TANRIVERDİ