Gün/aydın dostlarım…
Yaşamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
EMEK NEDİR, NE DEMEKTİR?
Uzun ve özenli çalışma ile bir işin yapılması için harcanılmış olan beden ya da kafa gücüne emek denir.
Pekâlâ, dostlar; Emeği sağdıç emeğine dönmek ne demektir bilen var mı?..
Ben söyleyeyim.
Emeğinin karşılığını alamamak…
Kısaca görmezlikten gelir, ona verilen hizmet ne olursa olsun, onun için yapılanı yokmuş, yapılmamış gibi davranır aldırış etmez… Yani gözüne soksan da birilerinin, görmezden gelir emeği.
Hâlbuki bir kuru teşekkür bile yetecektir o işi yapıp emek verene…
E bir daha o emek, emek bilmeyene harcanır mı?.. Düşünmek gerek.
Dedim ya bir kuru teşekkür bile onu motive edecekken ve bir gelecekte onun insanlara daha dâhil olduğu çevreye daha iyi, daha kaliteli bilgisi dâhilinde faydalı olmasını sağlayacakken onun hizmet şevkini kırmak niye…
Tabi ki sözüm emeği görmezden gelenlere…
Bazı dostlarımız sokağımızı, çalıştığımız bürolarımızı temizlerken, bazı dostlarımız o bürolarda, gazete çıkarmakta, sağlık sektöründe çalışmakta, ya da memleket çıkarlarına hizmet etmektedir. Kimler ne iş yaparlarsa yapsınlar, aslında hayatımızı kolaylaştıran çalışmalar yapılmaktadır. Bu yapılan çalışmalar hayatımızın devamlılık sürecinde, zincirleme birbirine bağlı işler, görevler hepsi vatan için, millet için yapılan çalışmalar ve görevlerdir. Bu çalışmalarda bir emek harcanılmaktadır.
Sözlükte ”iş, çaba, fiil çalışma” gibi anlamlara gelen emek, bir işin yapılması için harcanan beden veya kafa gücü diye tarif edilmiştir. Ayrıca insanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini, hem de kendisini değiştiren çalışma sürecine de emek denilmiştir. Bu çalışma sürecinde bir ter dökülmektedir bu ter alın teridir. Helalinden kazancın simgesidir, saygı duyulmalıdır. İslam dini emeğe büyük önem vermiş, insanın kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürmesi, çoluk çocuğunun nafakasını temin etmek için çalışıp kazanmasına ibadet ölçüsünde kutsal ve değerli bir davranış olarak nitelendirmiştir.
Sevgili peygamberimiz de “işçiye ücretini teri kurumadan veriniz” diyerek buyurmuştur. İşçinin ücretini ödemeyen, hak ettiği emeğinin karşılığını vermeyen kimselerin kıyamet gününde Allah’ı karşılarında bulacaklarını bildirmiştir.
Gazetecilerin, yazarların yazmış olduğu, çıkartmış olduğu gazetede, dergide, kitap ’ta bir emek vardır, harcanılan bir zaman, dökülen bir alın teri vardır.
Yeri gelmişken şu konuya da değinmek isterim dostlarım;
Bazı okuyucular çıkartmış olan, dergi ya da kitabı aldığında emeğe saygı göstermeden, o kitabı ya da dergiyi gözlerinizin önünde ikiye büküp, dörde katlamaktadırlar. Bu yapılan davranış emeğe saygı gösterilmeyip, yazara karşı yapılan bir saygısızlıktır.
Aslında okuyucuya düşen görev, başkasının yaptığı, geliştirdiği, yarattığı eseri saygı çerçevesinde karşılamak…
Eser beğenilmese ve ya karşıt görüşlü bir fikri temsil etse de o eseri korumak ve yok etmemektir.
En basitinden ekmeği yere atmamak olarak algılanır bu tutum.
Çünkü çıkartılan o eserlerin üzerinden ekmek yenilmektedir.
İdeoloji olarak karşıt görüşlü bir insanın heykelini kırmakta emeğe saygısızlıktır. Heykeltıraş o heykeli yapmak için uğraşmış, bir emek sarf etmiştir illaki bir sanat eseri olması gerekmez.
Bazen şairler arasında da bu yazılan şiir mi?.. bu şiir olmamış gibi birbirlerinin yaptığı çalışmaları beğenmemek de yanlıştır. Kırmadan, incitmeden ona tavsiyelerde bulunmak daha doğrudur…
Kişinin yaşadığı yaşam, sevda, ayrılık ne ise konu gönlünden süzülerek kalem ile kâğıdı buluşturmuş ortaya bir eser, bir şiir meydana gelmiştir. Bu şairin emeğidir, çabasıdır.
İnsan olarak ne ve kim olduğumuzun temelinde emek yatar.
Emeğe saygı göstermek, emeği meydana getiren kişiye karşı saygı göstermektir.
Yüreğine sağlık dilemek ilgiyi, iyi niyeti belirten bir duygudur. Ki dostluklara giden yolda bir köprü bile olabilir. Hele bir elin parmakları kadar sayı da dostlukların bile zor bulunduğu bir çağda; dostluklara sevgiye giden her yol açık tutulmalıdır.
Yapılan çalışmalar ne olursa olsun, önemli olan hangi konuda emek harcandığı ve sonuçta nereye varıldığıdır
Bir atasözümüz vardır;
“Ay bozmaz, süt kokmaz. Kokarsa ayran kokar, çünkü aslı süttür. “
Bu atasözünün anlamı şudur:
Ayın şekli aslında hiç değişmez, sadece dünya araya girerek ayı gölgelendirir ve ona hilal veya yarım ay görüntüsünü kazandırır. Sütte tıpkı bunun gibi kokmaz, sütten türeyen ürünler bozulur, kokarlar. Asıl olan her zaman sağlam olarak kalır. Hayatta yaşanan olaylarda bu şekildedir, sorun yaşanan problem eğer büyüyorsa ve tehlike arz ediyorsa, bunun kaynağına inmek gerekir, sorunsuz olan en başına dönmek sorunu çözmeye yeterli olacaktır.
Yani ben zaten Ay’dım, vardım. Sizi gecenin zifiri karanlığında aydınlatmaya geldim. Aydınlatmak istediklerim istemezse gecenin kara yorganını üstüne çeker yatar. Elbet başka aydınlanmak isteyenler elbet vardır…
Bir güzel atasözümüz daha vardır.
“Giden kağnının gölgesinde oturulmaz denir. Bunun anlamı ise şudur:
“Başkasına ait olan herhangi alet veya malzemeden ya da bilgiden istediğin zaman istifade edemezsin.
O nedenle ben giden kağnıyım bu hayat yolunda, yolumun da az kaldığının farkındayım, bu süre içinde gölgemden istifade etmek isteniyorsa bir yerde durmam için bir kuru teşekkür etmek gerekir…
Neyse deyip bir rahmetli olmuş bir ustamız ‘Necip Fazıl Kısakürek’in’ sözüyle sonlandıralım sabahı ve sonuna sevgi ekelim yine bu günkü yazımızın…
“Gençlik… Gelip geçti… bir günlük süstü;
Nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
Eser darmadağın, emek yüzüstü;
Toplayın eşyamı, işim acele!”
İşte bu gün buraya kadar dostlarım… Ve şairin şu dediğine kulak verin; “Hayatınızdan gün çalanlara değil gününüze hayat katanlara değer verin…”
Hepimiz için güzelliğin adının gerçekten daima ‘güzellik’ kalacağı ve daima gerçek rollerimiz için sahnede yer alabileceğimiz ömürler diliyorum…
Hayat sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir… Sevmek dünyadaki en büyük güzelliktir…
Umut ve sevgi gönül sofranızın baş tacı olsun…
Hadi kahvenizi alın, oturun bir köşeye. Ruhumuzu keşfe çıktık, sizde katılın bu serüvene…
Kim ki; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım…’
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Bu güzel Çarşamba gününüz aydınlık, hayırlı ve bereketli, sofralarınız dolu olsun. Sevgi ve aşkla, her dem gönül soframdan gönül sofranıza, sevgi ve muhabbet gönderiyorum… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın. Bir gün bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#