Gün/aydın dostlarım…
Yaşamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
BELKİ ON DAKİKA…
“SEVMEK NE UZUN KELİME” şiirine Cemal Süreyya şöyle başlar: “Dokunulmasa da, görülmese de kalpte yer verilir bazısına nedensiz.”
“Bir hatanın bedelini kaç kez öderiz?..
Yanıt binlerce kezdir. İnsan, dünyada aynı hatanın bedelini binlerce kez ödeyen tek hayvandır. Diğer hayvanlar her yanlışlarının cezasını bir kez çeker.
Ama biz?.. Bizim çok güçlü belleğimiz var bir hata yaparız, ama kendimizi yargılarız, kendimizi suçlu buluruz, kendimize ceza veririz. Eğer Adalet varsa bu yeterlidir. Hatayı bir daha yapmayız. Oysa hatamızı her hatırlayışımızda kendimizi yeniden yargılarız, yeniden suçlu buluruz ve bu kendimizi yeniden cezalandırırız. Her hatırlayışımızda tekrar ve tekrar, tekrar ve tekrar cezalandırırız…” Don Miguel Ruiz,
Binlerce kezdir soruyorum kendime, seni gördüğüm ilk günden şimdiye kadar bir kez bile kaybettim mi kalbimdeki heyecanı?.. Cevabım hep aynı, asla!..
Kıskandım ağzından dökülen her erkek isminden, yanına yaklaşandan, sokağından geçenden.
Sessizce sevdim, hep sustum ama çığlıklarımı duy istedim.
O kadar içten yandım ki sana herkese soğuk kaldım.
Hayır dediğim her kadında sen ümidim vardı, onca sevgi kaybettim ama seni hiç kazanamadım. Her hatanda yanında olup yapma diye bağırmak istedim, korumak istedim, o görünmez duvarlarını bana yık istedim. Nefesini en yakınımda hissetmek istedim, elinin dokunduğu her şey beni cayır cayır yakmaya yetti.
Kimin karşısında bu kadar çıplak kaldığımı bilmiyorum, yakınımdan geçtiğin her an havale geçirecekmiş gibi hissediyorum, o kadar yanıyorum ki hep en uzağında kalmaya çalışıyorum, fark edeceksin diye ödüm patlıyor.
Adını her andığımda buruklaşıyorum, bir an bile gözümün içine baksan gözlerime kapkara bir perde iniyor. İmkânsızlığının acısını çekiyorum, dile gelmez elle tutulamaz bir şey bu, öncekilere hiç benzemiyorsun ya sen sevdam değilsin ya da ben senden önce hiç sevdaya düşmedim.
Emin ol adını koyamıyorum ama beni benden alıyor.
Sabahlara kadar seninle içmek istiyorum, her şeyden konuşmak istiyorum, küresel ısınmadan, hava kirliliğinden, gözlerinden de konuşmak istiyorum mesela, gözlerin üzerine sayfalarca tez bile yazabilirim, kokundan konuşmak istiyorum, başkalarında koklasam hatırımda kalmayacak o kokunun kaç yıldır burnumda nasıl kaldığını konuşmak istiyorum.
Bir cümleye küresel ısınma diye başlayıp, kokunla bitirecek kadar, bana ne yaptığını konuşmak istiyorum.
Bir sabah kollarında uyanmak istiyorum, kokun sinmiş olsun mesela üstüme, gece senle olduğumu gün boyu herkes anlasın istiyorum.
Kavga etmek istiyorum bağıra çağıra, saatlerce bağıralım birbirimize, her zaman ki gibi ağlayayım sonra ben, dayanamayıp sarılalım birbirimize, hiç ayrılmayacak gibi her acıya karşı sarılalım. Kalplerimizin olmadığı sağ taraflarımızı birbirimizin kalpleriyle tamamlayalım istiyorum.
Kimseye seni seviyorum demedim ben, tüm birikmiş seni seviyorumları sana harcamak istiyorum.
Adını koyamıyorum senin, canıma okuyorsun, yokmuşsun gibi yaptıkça daha fazla içime işliyorsun.
Ne kadar çekinsem de bil istiyorum bunları.
Konuşsak geçer mi bu garip hisler?.. Belki on dakika konuşsak her şey geçecek.
Aman bilmiyorum öyle bir şeyler işte… Sen aldırma benim dediklerime, bak keyfine. Ben sadece on dakika istemiştim senden, bana vereceğin on dakika sadece on dakika be!.. Ama yokmuş sende on saniye bile, vicdanının olmadığı gibi… Yine de; eğer terk edilmiş bir gezegende baş başa kalmak üzere birini seçecek olsaydım bu sen olurdun.
Sen benim görmek için, bakmaya bile gerek duymadığım ezberimsin… Sen bana öyle bir gel ki; tüm korkaklığını bırakarak, cesaret dolu yürekle gel!..
Özünle, sözünle, yalansız riyasız gel!..
Sen bana öyle bir gel ki; gözünü kör ederek!.. Gönlüne kilit vurarak gel!..
Bak gör o zaman ‘SEVDA’ nasıl yaşanır, ‘AŞK’ nasıl yaşanır, ‘MUTLULUK’ nasıl yaşanır o zaman gör…
Okuduğum bir kitapta şöyle diyordu: “İnsan, unuttuğuyla tekrar tanışabilir” bu cümle bir gün lazım olursa umudumuz olsun.
Yeter ki gidenin arkasından su dökmeye devam edelim. Kökü, sevgisi kurumasın diye…
Yaşamın kaynağı sevgi ise, sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşalım sevgimizi bir lokma ekmek gibi…
Sevin sevilin, hayat sevince güzel___ Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’ her zaman ve her an…
Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gününüzü sevdiklerinizle ve gönlünüzde düşlediğiniz gibi geçirin…
Günün bütün renkleri yüreğinize dolsun, kalbiniz huzurlu, gününüz keyifli, sevgi dolu olsun, kalbinizdeki iyiliğin dünyayı sevgiyle aydınlattığı güzel, mutlu, sağlıklı, bir Salı günü diliyorum siz dostlara…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun…
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir yerlerde bir gün görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#