Perdeyi açtığımda rüzgârın ıslığını duydum. Pencereyi açmadım, çünkü gördüklerime inanamadım. Beyaz örtü her yanı kaplamıştı.
Şaşkınlığım bir süre devam etti. Meyve ağaçları çiçek açmış, fındık ocaklarının araları menekşelerle donanmış ve kır çiçekleri al pul olduğu bir günde, beyaz örtü, neyin nesiydi.
Dallar sürgün vermiş ve çiçeklenme başlamıştı. Çayırlar büyümüş ve sebze fidanları uzamıştı. Bahar gelmiş diyerek, bağ bahçe işleri yapılmaya başlanmıştı.
Pencereden bakarken, aklımdan geçenleri sıralayamadım. Kanepenin yanından da bir türlü ayrılamadım. Beyaz örtüye hayran olmaya devam ettim.
Kardeşim “eksi dört” dedi. Havanın sıcaklığı eksi dört dereceye düşerse, don olayı gerçekleşir. Bu durumda çiçeklerde tozlaşma olamaz ve meyve oluşumu gerçekleşmez, dedi. Desene bu yıl yemeye bile fındık olmayacak.
Bir gece ansızın gelen soğuk, dağların eseriydi. Yoksa denizden mi gelmişti. Kardeşimin de görüşü denizden gelmeydi. Öğrenmek kolay, dağ köylerindeki kar durumu bilinirse, nereden geldiği ortaya çıkardı.
Yapılacak bir şey yoktu. Bu yılın nasibi de bu kadar diyecektik. Eksi dört görülmemiş bir sıcaklık değildi. Küresel ısı değişimi demek ki böyle birtakım istenmeyen durumlara neden olacaktı.
Anne ve babamın, olaydan haberi yoktu. Onlar için küresel ısınma da ne oluyordu. Fakat bu yıl da fındık ocakları arasında sürünmüşlerdi. Köpeğin havlamasıyla dışarı çıktım. Komşunun çocuğu soluk soluğa geliyordu.
Babası rahatsızlanmış ve birimizi istiyormuş. Amca sobanın başında kıvrılmıştı. Hayırdır, neyin var. Soluk alamıyorum, içim acıyor, dedi. Soğuk eksilerde bir şekilde uyurken soğuk almışsındır.
Dün güneş yakıyordu, bugün ise donuyoruz, dedi. Hazırlan doktora gidiyoruz, gitmek istemedi, soluk alamama ne yapacak. Doktor bilir, dedim.
Doğanın doğallığına şaşmamak gerekir, bir gün güneş bir gün kar gelir. Soğuk etkisini aynen sürdürüyordu. Hastaneye vardık, nerede ise soluk almada zorlananlar kuyruğa girdi. Doktorlarda dur durak yoktu. Kimine serum, kimine ilaç verip gönderiyordu. Amcaya da serum bağladı. Serumu bekledik ve soğuğa rağmen korunaklı bir şekilde, eve getirdik.
Dallardan kar kalkmıştı. Menekşeler etkilenmemişe benziyordu. Hava sıcak gibi çiçekleri açıktı. Otlar boyunlarını eğmişti. Soğuk hava onları da kısmen çökertmişti.
Yıl boyu yapılan çalışmalar, bir gecenin soğuğuna heba olmuştu. Bunun yanında ürün alımı da sıfır noktasındaydı. Kardeşimin dediği gibi bu yıl yemek için bile fındık yoktu. Eksi dört derece, fındık üretiminin şifresi olmuştu.
Fındık mevsimi, dalda bir tek fındık görmedik. Babam Allah büyüktür, dedi.
Hasan TANRIVERDİ