“Ateşiniz yükseldiğinde neyi düşünürsünüz?”
Hep birlikte cevap verelim; “Eyvah!! Virüs!!”
Prof Dr sayın Mikdat Kadıoğlu’nun açılış sorusuydu bu. Devam etti sonra; “Peki dünyanın ateşi çıktığında?”..
“İnsana virüs bulaşır, dünyaya insan..” güzel benzetme, güzel tesbit.
Evet… Antalya Muratpaşa Belediyesi 23-24 Kasım 2023 Perşembe ve Cuma günü +0,5 Akdeniz’in Geleceği Yeşile Dönmek Çalıştay&Çevre Etkinliği’ni düzenledi. Bu sene ”Yaşamak için kum zambağını yaşatalım” sloganı ile düzenlenen ve 3.Yılı olan etkinliğe katılımın ücretsiz olduğunu özellikle ifade edelim. Bir sonraki çevre etkinliği için bence takipte kalın. Kurumsal eğitimin ilk bölümüne kadar girmesi gereken bir konu bu aslında. Yine de siz önce ailede başlayın.
Uzun yazıların dikkati dağıttığı malum. Bu nedenle programın güzel detaylarına yazının en sonunda yer verelim.
Önce bireysel bir düstur belirleyelim kendimize;” az ve ihtiyacın olan kadar tüket, yeniden kullan ve geri dönüştür” diyelim. Lüks tüketim ve gösteriş tüketimi ihtiyaç değildir. Bunu da unutmadan yine kaydedelim.
Yaşantı dünyamızda, kısa insan ömürlerimizde çevreye çok fazla dikkat etmeden geçip gidiyoruz .
Peki ama, bu nüfus artışı ve yanısıra bilinçsizce zarar verilen/ dikkat ya da özen gösterilmeyen çevre, kıt kaynaklar, bilinen/ kısıtlı olan enerji kaynakları ile birlikte bu insan yaşamı/dünya nereye gidiyor? Sayın Güven İslamoğlu’nun dediği gibi “çevrecilik” artık bir marjinallik olarak mı kabul ediliyor? Yükümlülüklerimiz yok mu hiç geleceğe, çocuklarımıza, torunlarımıza, dünyaya? Onlar neden bizim yaptıklarımızın ya da yapmadıklarımızın cezasını çekmek zorunda?
Yaptığımız, yediğimiz, içtiğimiz, tükettiğimiz her şeyde, arkamızda bıraktığımız karbon izinin ne kadar farkındayız?
Tüketim toplumunun doymak bilmeyen tüketici neferleri olarak, ihtiyacımız kadar mı tüketiyoruz? Yoksa bize ”tüket, tüket!!” çığlıkları atan reklamların, bunu aşılayan sistemin peşi sıra gidip, doymaz bir nefisle, sadece alıp fazladan tüketiyor veya atıyor muyuz? Yediğinin fazlası bile zararken, atık olarak bile çevreyi kirletirken, israfı en azından bireysel olarak durdurabiliyor muyuz?
Çevreyi kirletirken bir yanda, diğer yandan da yeşili, ormanları yok ediyoruz. Ufak bir örnek; yolda araçla giderken mesela, başınızı kaldırıp bakın.. Ne çok yara var tepelerde dağlarda. Mermer ocakları, taş ocakları bıçak yarası gibi girmiş sanki ormanlara.
Antalya’nın “Şakayık“ biten yerlerinde taş ocağı bitiyor görüyor muyuz?
Kentsel dönüşüm adı altında (ben hâlâ bunu rantsal dönüşüm olarak nitelendiriyorum) yüksek katlı sıfır binalar dikilirken, zaten az sayıda olan yeşillikleri/ ağaçları yok ediyor muyuz?
Kent planlamaları nasıl? Ya kırsal planlamalar? Nefes alıyor mu binalar şehirler? Onlar nefes alamazsa nasıl nefes alacak insan ve doğa?
Rüzgârın yönüne göre mi kentsel yerleşimimiz? Peki drenajlar? Binalardaki su basmanlarına ne oldu? Bunların yerine yapılan, mesken ve dükkan olarak kullanılan bodrum katlarındaki su baskınları sadece kader mi gerçekten?
Arkeolojik geziler yaparken, her kentte su sarnıçları görüyoruz. Yağmur suyunu kullanmış insanlar, taa o zamanda. M.Ö bilmem kaç. M.S 2023 yılındayız. Peki biz yağmur hasadı yapıyor muyuz? Betonlaşma ile nefes alamayan toprak ve betonlardan yeraltı sularına kavuşamayan yağmur..
İklime uyumu önemseyip yalıtıma önem veriyor muyuz şehirlerde mesela?
Ağaçların sıcaklığa etkisini bilip bir tek ağacın bile değerini anlayabiliyor muyuz?
Daha düne kadar iklime ve toprağımıza uygun tarım yapar, ürün yetiştirirken ne oldu da avakado, mango vs diğer süslü püslü ve daha çok sulama gerektiren ürünlere yöneldik? Sondajlama yaparken toprakları tuzladığımızı biliyor muyuz?Tarım en çok su tüketen sektör. Radikal değişiklik şart diyor uzmanlar. Artan nüfus artışı sebebi ile bu nüfusu besleyecek gıda üretimi, yani tarım; geleceğin en önemli konularından. Avrupa ülkeleri Afrika’da tarım alanları oluşturuyormuş. Bizimse verimli bildiğimiz topraklarımızda, küçük çiftçimiz ayakta kalmakta zorlanıyor. Kooperatifleşme biraraya gelme, bilinçlenme, tarıma/çiftçiye/ hayvancılıkla uğraşan vatandaşlara sahip çıkmak önemli. Peptisitler, tuzlanma ise ayrıca bilinçlenilmesi gereken konular.
Öngörülere göre 2030 da ülkemiz su sıkıntısı çekebilirmiş ve 2050’de su fakiri olmaya adaymış. Basit örnekler; tükettiğimiz 1 bardak kahve için 140 lt su, 1 hamburger için 2.400 lt su, 1 kg sığır eti için 15.000-70.000 lt arası su harcandığını biliyor musunuz?
80 li yılların başında dolu olan kimi göllerimiz kuruyor, kimisi çekiliyor..
Denizin yükselmesi tehlikesi ile birlikte kıyı erozyonu tehlikesi de tetikte bekliyor.
Sürdürülebilir/ yenilenebilir enerji, iklim uyumu günümüzün en önemli konusu iken, tarımda radikal değişiklikler olmazsa, önümüzdeki yıllarda gıda tehdidi -kapı önünde belki de- belki sırasını bekliyor.
Söylenen ve söylenecek çok şey var aslında. Yerimiz malum.
Bilim ve aklın ışığında, farkındalıkla, “bana ne” demeden, yapıp ettiklerimizin bilincinde olarak, hem ailede, hem de kurumsal eğitimde bu yönde nesiller yetiştirerek hareket etmemiz şart.
Hükümetlerin ve karar organlarının da, politikaların da siyasi polemiklerden, rant ve koltuk kavgalarından, popülist söylemlerden ziyade bilim ve aklın ışığında, liyăkatli insanlar/ uzmanlarla birlikte bu konuda planlama ve çalışması elzem. Vatandaşını, insanını, ülkesini ve geleceğini düşünenin yapması gereken tam da bu. Doğayı yaşatacaksın, çevreye özen ve uyum göstereceksin ki; onun bir paydaşı olan, ona muhtaç olan insan da yaşayabilsin.
Gelelim yapılan bu güzel çalıştay&programın detayına;
İlk gün saat 10:00’da İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun “Küresel İklim Değişikliği&Akdeniz’in Geleceği” konulu farkındalık yaratan, eğitici, bilgilendirici, eğlenceli anlatımı ile başlayan organizasyon, “İklime Dirençli Bir Gelecek İçin Yeşile Dönmek” başlığı altında, gazeteci yazar Mehveş Engin’in moderatörlüğü’nde Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Okan Hançer, Elektrik Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Şaban Tat’ın değerli katkıları ile devam etti.
Öğle arası sonrasında, genç girişimcilerin yeraldığı panelin akabinde saat 20:00’de “Dönüştüren Sahne”’de doğa ve çevre programları yapıcısı Güven İslamoğlu, DG Doğru Geri Kazanım CEO’su Nagihan Yılmaz, Elvana Formeo kurucusu diyetisyen Elvan Odabaşı sahnede bizlerle bir aradaydı. Çalıştayın& etkinliğin 1. günü keman sanatçısı Canan Anderson’un güzel sahne performansı ile sona erdi.
2. Günün sabahı organizasyona katılan, çevreye duyarlı ve bu konuda çalışmaları olan belediyelerin katılımı ve sunumları ile devam etti. Akşam güzel bir müzik eşliğinde kapanış kokteyli bizi bekliyordu. Gazeteci yazar sayın Tuluhan Tekelioğlu’nun “Geleceğimiz İçin Üretmeye Değer” belgesel gösteriminin ardından etkinliknsona erdi.
Ayrıca;
Bağımsız Sanat Hareketi’nin” İklim krizinden kaynaklı gıda yoksunluğuna” sanatın diliyle dikkat çektiği eserler, hatta mutfaklarımızdaki atıl tencere ve tavaların sanata dönüşmüş hali görülmeye değerdi.
Çeşitli atölyelerin de yer aldığı etkinliğe her yaştan katılım vardı.
Nazan Uzungül Köse ve Hüseyin Köse’nin “Çevre Dostu Heykeller” sergisinin de yer aldığı etkinlikte katılımcılara verilen plaketler de yine bu sanatçılarımız tarafından hazırlanan çevre dostu plaketlerdi.
Gelelim son söze..
”Ne yapabilirim?” deme. İhtiyacından fazla tüketme. Sonra dön bak arada bir ayak izine. Neler bırakmışsın senden öteye..
Organizasyona daveti, emeği ve katkısı için değerli dost, güzel insan Hülya Özyol’a ve Antalya Muratpaşa Belediyesi’ne, çalışanlarına teşekkürlerimle..
Güzel yarınlarda kalın.
İstanbul ,Süreyyapaşa Sağlık Meslek Lisesi'nden hemşire olarak 1989 yılında mezun oldum.
Severek ve isteyerek 1991 yılında girdiğim İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü'nü okulumuzun, değerli hocalarımızın katkısı ile 1995 yılında bitirerek ilk lisans diplomamı aldım. Gece nöbetçi hemşirelik, gündüz üniversite öğrenimi ile, çalışarak okuyanlardanım.
1995 yılında İstanbul'da özel bir bankada memuriyete başladım. 2017 yılında aynı bankadan emekli oldum.
İlgi alanım olan tarih ve toplum konusunda Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Tarih Bölümü'nü 2020 yılında,
aynı fakültenin sosyoloji bölümünü 2023 , Medya ve İletişim önlisans bölümünü 2024 yılında tamamladım.
Tarih, toplum ve arkeoloji özel ilgi alanım.
Öğrenmek yaşam boyu süren bir aktivitedir, kendim için devam diyenlerdenim.
Üniversite öğrencisi tek çocuk sahibiyim.
Yazmak, okumak, öğrenmek, araştırmak, seyahat ise vazgeçilmezim.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.