Bizim İşimiz Kınamak Olmalı
“Dikkat eyle düşmanına, dostuna
Hesap yapılıyor senin üstüne…”
Ozan Arif’e ait olan bu dizeler, yaşadığımız günlerin kısa bir özetidir.
Tabir yerinde ise; at izi, it izine karışmış durumda. Sözde müttefiklerimiz dost mu, düşman mı belli değil. Türk Milletine açıkça kafa tutan birkaç çakala cevap vermek yerine susmaya, masaya oturma yoluna gidilmeye çalışılıyor.
Etkili ve yetkililerimiz, evlatlarımızı şehit edenlerin uzantılarıyla tokalaşıp gülücükler saçarak pozlar veriyorlardı, şimdi unutmuşa benziyorlar…
Sözde müttefikimiz çakalların tepesine çökmemizi geciktirip onların kaçmasını sağlamak için elinden geleni ardına koymuyor, biz ise olanlar karşısında ancak kınamakla, konuşmakla yetiniyoruz.
Yeri gelmişken bir fıkra anlatayım sizlere:
Yeni bir devlet başkanı göreve başlar başlamaz, çağırmış danışmanlarını ve;
-“Bana, ülkelerin dış politika anlayışları hakkında bir rapor hazırlayın” demiş.
İki gün sonra bir dosya getirmişler önüne. Bakmış, içinde tek bir yaprak ve üzerinde 10–15 satır yazı. Şaşırmış önce ve “Bu ne?” der gibi dudaklarını büzmüş, sonra okumuş:
-“Suudi Arabistan’ın Filanca şehrinde, farklı ülkelerden gelen bir turist grubu, bir dinlenme yerine giderek buz gibi kola ısmarlamışlar. Kolalar gelince bardaklarında birer karasinek olduğunu fark etmişler.
İngiliz, başka bir bardakta yeni bir kola istemiş.
Rus, kolayı sinekle birlikte içmiş.
Çinli, sineği yemiş, kolayı içmemiş.
Yahudi, sineği yakalayıp kolayı Çinliye satmış.
Japon, değerlendirilmek üzere sineği Tokyo’ya göndermiş.
Yunanlı, kolanın yarısını içtikten sonra itiraz ederek yeni bir kola istemiş.
Norveçli, kolayı içtikten sonra bardaktaki sineği balık yemi olarak kullanmış.
İrlandalı, sineği ezip kolayla karıştırmış ve İngiliz’e içirmiş.
Amerikalı, 5 milyon dolarlık tazminat davası açmış.
Arabistan hükümeti, özür dileyerek, 10 milyon dolar tazminatı ödemiş.”
Devlet başkanı, bıyık altından gülerek, rapordan hoşlandığını belirtmiş.
-“İyi, güzel de, bu turist grubunun içinde bizden biri yok muymuş?” diye sormadan edememiş.
-“Varmış efendim” diye cevaplandırmışlar.
-“Peki, o zaman, O ne yapmış?”.
Bürokratlar birbirinin yüzlerine bakmışlar. İçlerinde en tecrübeli olanı, bir adım öne çıkıp, cevap vermiş;
-“TÜRK, olayı şiddetle kınamış.”
Olay gayet açık.. Bizim kolamıza, yani Ortadoğu kolasının içine düşen sineğin adı PKK…
Biz hariç herkes bu işten bir şekilde faydalanıyor ve özellikle İsrailli, hikâyede de olduğu gibi bu sineği satıp para kazandığı için kaybetmek istemiyor.
Bize düşen ise ya bu kolayı değiştireceğiz ya da içmekten vazgeçeceğiz; ya bu sineği bu koladan uzaklaştırıp kolamızı temizleyeceğiz ya da şiddetle kınayacağız.
Kolayı içmekten vazgeçmemiz ya da değiştirmemiz mümkün olmadığına göre, sineği koladan uzaklaştıracağız. Tabi onlar bu sineğin kendilerine fayda getirdiğini gördükleri için kurtulma taraftarı değiller ve bizi oyalayarak bizim de kurtulmamızı engellemeye çalışıyorlar.