100. yıl coşkusu her yerde. Çocukluğumdan beri bu günleri düşleyerek yaşadım. 100. yılını gördüm. Atam’a minnettarım.
Torunum, sevgi pıtırcığım Aras için babası sabahın erken saatlerinde görüntülü aradı. “Cumhuriyetin 100. yılında Aras 2. yaşında. İkinci Cumhuriyet bayramı.” dedim. Aras bebek kreşe başlamıştı. Dün kreşinin mavi turuncu çantasına defalarca baktım. Çanta sevilir mi? sevdim, hem de çok sevdim. Çok hoşuma gitti. Ordaki sevgi Aras içindi. Arkadaşıma gösterdim. ” Ben seviyorsam sende seveceksin.” dedim ve kahkaha attık. Arkadaşımla cumhuriyetin ikinci yüzyılını göremeyeceğimiz kesindi.
Aras bebek 2. yüzyılda 98 yaşında olacaktı. Rakamlar müthiş.
Sonbaharın çeşitliliği doğada dans ediyordu. Kapımın önünde mor meksika petunyalarının taç yaprakları yağmurla oyun oynuyordu..
Petunyaların diğer adı mor sağanak. O gün Bodrum’da sabahın erken saatlerinde hafif yağmur çiseliyordu. Yağmurluğumu giydim. Eskiçeşme caddesinde bir tur attım. Narlar, zeyinler sonbahrın tadını çıkarıyordu.
Begonviller salkım saçak her yerde. Börekçinin önünden geçtim. insanlar sırada, kimisi eşofmanı ile kimisi iş kıyafeti ile bir ellerinde ya banka kartı ya da para tutuyordu. Aldıkları simit, sandviçn parasını ödemek için sıradalar. hızla geçtim karşı çıkmaz sokağa.
Avlunun demir kapısını yavaşça açtım, içeri girdim.
Haberlerde 1. sırada Gazze ve savaşın Çocukları yer alıyordu. 2. Sırada
Atatürk’ün kurduğu partinin yüzüncü yıldaki değişimi yer alıyordu. Bir yüzyıl sonra değişimin neresinde olur bilemiyorum?
İnsanlar sosyal medyada 100. yıl marşları ile coşuyordu.
Yüzüncü yılı görmek harikaydı.
O sırada telefondan arandım. hemen açtım yazar Nazlı Eray. Can arkadaşım ve dostum, komşum naif sesiyle:
– Günaydın, belki bugün uğur getiririm sana, güzel haberler alırsın. dedi.
Pozitif enerji yükledi güne. Nazlı ile konuşurken onun kapısı çaldı.
– Sucu geldi. Bir dakika Nezahat, telefonu kapatma! dedi.
Telefonum açık ve konuşmaları duyuyordum.
Nazlı Eray:
– Günaydın, gününüz güzel olsun beyefendi.
Sesi uzaktan gelen sucu:
– Günaydın abla. dedi. Suyunu teslim etti ve gitti.
Nazlı hanım ile tekrar sohbetimize döndük. Cumhuriyetin 100 yılını, güzellikleri ve yazılarımız üzerine konuştuk. Nazlı Eray’ın imza gününe ait yaşadıklarımızla noktalandı görüşmemiz.
Ne çok 100. yıl marşı bestelenmişti. Hepsi ayrı bir coşkuda hepsi ayrı bir heyecan taşıyordu. Hepsi mükemmeldi.
Fazıl Say, Tarkan, Kenan Doğulu, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Soner Arıca, Norm Ender, Turan Manafzade, Orhan Koyuncu, Burhan Duman…
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası marşı daha heybetli geldi bana.
Cumhuriyetin 100. yılından sonsuzluğa iz bırakan tüm sanatçılarımıza emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler…
100 yıl önce bugün yaşanan heyecanı yüreğimin derinliklerinde duyuyordum.
100 yıl pazar gününe denk geldi.
Var olsun tüm çocuklar.
Bu cumhuriyeti bize armağan eden, Mustafa Kemal Atatürk ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler
Cumhuriyet bizimle güzel
Sen çok yaşa cumhuriyet!!!
Yüzüncü yılımız kutlu olsun…
Parla, parla sen çok parla Türkiye’m…