Sağ olsun dostlar ara ara eleştiriyorlar, dış politika yazmaktan pek iç konulara yönelmiyorsun diye. Doğrudur belki; ama içeride olanların dışarıdaki uzantılarını imkânlar el verdiğince gözler önüne sermek daha bir hoş geliyor nedense…
Ancak bazen öyle olaylar zuhur ediyor ki, içerideki acı o kadar dayanılmaz oluyor ki, doğrudan o konuya el atmak gerekiyor.
İki ayda teröre verdiğimiz şehit sayısı elliyi aştı.
Afganistan’da, Irak’ta halen açık savaş halinde bulunan ABD ve müttefikleri bile iki ayda bu kadar kayıp vermediler.
Bu acı; üzeri örtülmez, göz ardı edilemez bir gerçektir.
Acımız büyük, yüreğimiz her zamanki gibi kan ağlıyor.
Yıllardır terör olayları ile ilgili yazılar yazdık durduk.
Aslına herkes ne olduğunu biliyor. Alan belli, satan belli!
ABD’nin 36’ncı paralel’in kuzeyinde oluşturduğu uçuşa yasak bölge ile birlikte Irak’ın kuzeyinde palazlandırdığı GDO’lu (Genetik yapısı ile oynanmış) oluşum, sera ortamının dışında yaşayabilecek olgunluğa erişince, özerklik ilan ederek gerçek hayat ile yavaş yavaş tanıştırılmaya başlanmıştır.
Önce Çekiç Güç’le “yanlışlıkla düşen” gıda ve ilaç sandıkları bölücü terörü beslemiş, ardından Türkiye, Çekiç Güç’ü kovunca bu kez de fiilen Irak işgal edilerek bölge ABD himayesine alınmıştır.
Türkiye’nin “höt” deme ihtimaline karşı da askerlerimizin başına çuval geçirilip önce psikolojik saldırı yapılmış ardından, Türkiye’deki tansiyon yükselince 5 özel harekât polisimiz bölgedeki ABD karakoluna 200 metre mesafede 15 dakika çatıştıktan sonra şehit edilmiştir.
Müttefik ABD askerleri ise çatışma bittikten yarım saat sonra 200 metre yolu intikal edebilmişlerdir.
Diyoruz ya, aslında alan belli, satan belli…
Türkiye kendi bağımsız silah sanayine sahip olmadıkça, kendi istihbarat kaynaklarını kullanmadıkça bu şehit cenazeleri (ne yazık ki) daha çoook gelir…
Bölgede PKK’yı oluşturan, besleyen, kollayan Batılı müttefiklerimiz.
Ama biz hem silahı, hem de istihbaratı onlardan alıyoruz. Tezada bakar mısınız?
PKK taşerondur, doğru.
Eskiden SSCB, Suriye kullanıyordu, şimdi ABD – AB kullanıyor, yarın Çin veya İran kullanır ne fark eder?
Siz kendi gücünüzle ayakta durmadıktan sonra, demir yumruğunuzu kafalarına indirmedikten sonra ne olacaktı ki başka???
Türkiye ilk iş olarak, derhal idam cezasını gündeme getirmelidir.
AB bizi kınarsa kınasın arkadaş.
ABD, çatır insanları elektrikli sandalyede yakarken AB bir şey diyebiliyor mu?
Çin, soydaşımız, dindaşımız Uygur Türkleri’ni kurşuna dizerken gıkını çıkarıyor mu?
Suudiler kelle uçururken “hop ne yapıyorsun” diyor mu?
Bize neden diş geçirsinler?
Her gün şehit vermekten daha mı zor, bir idam cezası vermek?
Tarihte, Büyük Selçuklu Devleti’ne kan kusturan Haşhaşiler vardır…
Selçuklu Türkleri verdikleri onca kayba rağmen Haşhaşileri bir türlü ortadan kaldıramazlar.
Koca Doğu Roma İmparatorluğu’na diz çöktüren, Kırım’dan Mısır’a, Arap yarım adasından Türkistan’ın ortalarına kadar hükmeden; koskoca Anadolu coğrafyasını 15 yılda Bizans’ın elinden koparıp vatan yapan Selçuklular, bizim PKK’ya benzeyen Haşhaşiler’le bir türlü baş edemezler. Ne vezirleri, ne komutanları şehit olur…
Selçuklu Devleti, devlet olmanın verdiği asaletle ve onurla mücadeleyi sürdürür. Yakaladıkları Haşhaşiler’i yargılar, ıslâh etmeye çalışırlar. Bu arada Haşhaşiler bir de dini hüviyet uydurup devlet içinde devlet halini almaya başlar.
Sonra mı?
Moğollar gelir, Hulâgû Han birkaç gün içinde Haşhaşiliği ve onların başkenti Alamut kalesini dümdüz eder…
Kandil Dağı oradayken, bilmem tarihten ders almaya gerek var mı?