“Mesele konuşmak değil, yaptırım uygulatmakta” cümleleriyle başlayan gündem gazetecilerimiz, yapılan kanlı saldırıda, suçu yine ‘yaptırımda bulunamayan başbakan’ a atmışlardır. Bilirsiniz, Baykal’ ın o kasetinde yapılan olaylar, hadiseler değil de, hedefte başbakan’ın olayları gündemdeydi. “ Nasıl böyle bir kaset ortaya çıkar, AKP’nin şantajı”. Yorumlar ne olursa olsun, sonuçta kirli bir tezgah var ortada ve durum ondan ibaret. Şimdilerde ise millet topyekün Siyonist baskınını tartışadursun, birtakım siyasetçilerimiz de olayın sorumlusunun Recep bey olduğunu iddia eden tezler ortaya atmaktalar. Herhalde eline kazma-kürek İsrail’e savaş açacak hali yok ya ortada. İyi biliriz ki, Davos’ ta o çıkışı yaptıktan sonra, Kasımpaşalı Tayyip manşetlerini atanlar, şimdilerde de kedi başbakan ünvanını yakıştırdılar… Kimi gazeteler de yaşananları siyasi bir salvoya dönüştürüp şöyle sunmuş “Davos’un intikamı” biraz traji-komik hadiseler içerisinde yuvarlanıp gidiyoruz. Yani davos’un intikamı derken, oh olsun!sana başbakan, iyi oldu! mu demek istiyorlar? Yoksa başbakanın siyasi başarısızlıklarını mı şerh etmek istiyorlar? Ülkemizde verilen tepkiler şöyle dursun İsrail’in olaya bakışı ve devlet olarak İsrail’in duruşunu ele alalım.
Avrupa’da zulüm üstüne zulüm gören Yahudiler ki Hitler’in bu konudaki davranış-tutum ve söylemlerini iyi bilmekteyiz. Bu zamanında zayıf ırk II. Abdulhamid zamanında Osmanlı’ya iltica için toprak talep etmişler. Sultan’ da kurtarma noktasındaki olumlu görüşlerine karşın, toprak konusunda geri durmuştur. Toplu yapılanmaya neden olabilecek izin vermemiştir. Siyonist lider Theodor Herzl, lobi teşekkül ettirerek bu girişimlerinde baskı kurmaya çalışmışlar. I. Dünya savaşı ve Cumhuriyetin ilk dönemleri itibariyle açık konumda bırakılmış olan dış ilişkiker kapısı, bir an israil için de açık bulunmuş ve İsrail hakkı olmayan topraklarda hüküm-ferma olmuştur.
Obama hükümetinin Natenyahu yönetimini pek de sevmediği açıkca görülmektedir. Fakat, Amerika’ nın Ortadoğu’ daki varlığını temin altına alan İsrail’e karşı pek de anti bir tutum sergilememesi de manidardır. Kim ne derse desin, şu an İsrail ortadoğunun karakolu hükmündedir. Bakın ki; bazı zamanlarda İsrail mallarını boykot! Çağırısında bulunduktan sonra, yine görmekteryiz ki, o mallar ve ürünler harici piyasada pek de malzeme kalmıyor.
Silahılarımızdan, patates ve domatesimize kadar gizli bir İsrail kapitalizmi altında bir ülkeyiz. Bu durumu pek iyi kavramış Obama hükümeti de demeçlerini o yanda verecek, tutumu İsrail karakterli sergileyecektir. Gerek Beyaz Saray’daki yahudi lobileri, gerekse de dünya üzerindeki yahudi ekonomi kapitalizmi(hatırlayacaksınız, İsrail’e tutumu değişen Ukrayna’ dan fonlarını çeken bir yahudi, ülkeyi bir gecede ekonomik kaosa sürüklemişti) İsrail’i sevsek de sevmesek de dünyada hüküm veren sikkeyi basan, turrayı kesen bir hal içine sokmuştur.
Bu gerçekleri göz önünde bulundurarak, ‘hadi İsrail ürünlerini boykota’, demekte çare yok, güçlenelim, devletler arası muvazenede(dengede) yerimizi alarak ancak büyük çaplı ve tutarlı önlemler alabiiriz. Kendimizden bahsettirebilir, sesimizi duyurabiliriz.