Şehirler ülkelerin gözleri, meydanlar da şehirlerin gözleridir. Şehirler ülkelere, meydanlar da şehirlere kimlik verirler. Istanbul’umuzun birçok meydanı vardır. Taksim, Beyazıt, Şişli, Beşiktaş, Üsküdar, Kadıköy, Karaköy, Sirkeci, Eminönü, Sultanahmet meydanları bunlardan bazılarıdır. Ancak bugün görüyoruz ki biz Istanbullular meydanlarımıza iyi bakamamışız, onları yol kavşağı, taksi, otobüs, minibüs depoları haline getirmişiz.
Meydanlar öncelikle yayalar içindir. Kendisini çevreleyip sınırlayan yapılar manzumesiyle bir mekan oluşturması beklenen meydan ölçeği ve ölçüleri ile insanı kavramalı, içine almalı, kendine tutsak etmelidir. Meydanlar toplanma, buluşma odaklarıdır. Genelde yerleşimin merkezinde yer alırlar. Törenler orada yapılır, bayramlar orada kutlanır, protestolar orada gerçekleşir.
Avrupa şehirleri bizlere en güzel meydan örneklerini sunmaktadır. Başı çeken İtalya’dır. Venedik’te ‘San Marco’, Roma Vatikan’da ‘Saint Pierre’ Meydanları insanoğlunun yarattığı güzel meydanların başta gelenleri olarak kabul edilmektedirler. Bu meydanlarda yalnız yayalar vardır. Otomobil, otobüs yoktur. Her yıl binlerce turist bu ve benzer meydanları görmek, gezmek, oturup bir kahve içmek için buralara akmaktadır.
Başkentimiz Ankara’da da durum farklı değildir. Ulus ve Kızılay Meydanları araçların egemenliğine teslim olmuşlardır. Izmir Konak meydanı yeni uygulamasıyla yüzümüzü biraz güldürdüyse de ‘açık alan’ hüviyetinden mekan hüviyetine geçememiş, diğer bir deyişle tam anlamıyla meydanlaşamamıştır.
İstanbul’un bozulan meydanları için yıllardır birçok proje yapılmasına karşın bunlar uygulamaya girememiş, yeniden düzenlenen Beyazıt Meydanı ise arzu edilen ‘ortam’ı yakalayamamıştır.
Araçlar egemenliğindeki meydanlarımızı gerçek sahipleri yayalar için yeniden düzenlemeli, Istanbul’umuzu hak ettiği güzel ve çağdaş meydanlarına bir an evvel kavuşturulmalıyız. Istanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti programında yalnızca bu çalışmayı yapabilseydik hem Kentimize kimlik kazandırır, hem de Dünya’nın alkışını alırdık.
Bu konuda gerçekten sorun var.Binlerce çiçekle süslenen meydanlarımızda oturacak dinlenecek yer bile yok.Araçlardan fırsat bulup ta güzelliklere bakamıyoruz.Hala gelişmiş olmadığımız da sizin dediğiniz gibi meydanlarımızın halinden belli.Sonra vatandaşın kutlama eylem vs yapacağı taksim den daha geniş bir meydanımız da yok.
Hocam yazınızı dikkatle okudum. Sanırım bizde şehir planlamacılar şehri değil, şehirler planlamacıları yönetiyor.