Günümüzde insanlar, arabalarının markasıyla veya motor gücüyle, evlerinin metrekaresinin yüksekliğiyle, giydikleri elbiselerin veya taktıkları gözlüklerin markası ile övünmektedir.
Dünyada yaklaşık 2 milyar insan günde bir dolar bile kazanamayıp, yoksulluk içinde yaşarken; arabanının markası veya motor gücüyle, evin metrekaresinin yüksekliğiyle, giyilen elbiselerin veya takılan gözlüklerin markasıyla övünmek!
İnsanlık bu mu?
Elbette, insanlık bu değil.
Tüketim toplumunun etkisiyle, tüm insancıl değerlerden uzaklaşmış zavallı insanlar.
Tüketim toplumunun tutsağı zavallı insanlar kapitalist ekonominin şirketlerini finanse etmek için birbirleriyle kıran kırana rekabet ediyorlar.
Tüketim toplumunda; bir ürünün fiyatı düştü veya bir ürünün fiyatında indirim yapıldı diye alım yapan çok sayıda insan var. Gerçekten ihtiyaç olmadığı halde, bir ürünün fiyatı düştü veya bir ürünün fiyatında indirim yapıldı diye alım yapılması ne kadar rasyonel? Bireyin tüketim davranışını ihtiyaçlar yönlendirmesi gerekirken, tüketim toplumunda ürün fiyatlarındaki düşüşler veya ürün fiyatlarındaki indirimler bireylerin tüketim davranışına etki etmekte ve yönlendirmektedir.
Daha ilginci tüketim toplumunda lüks ürünlerin fiyatlarının düşmesi ise talebi olumsuz yönde etilemektedir.Çünkü, lüks ürün tüketmekle övünen veya lüks ürün tüketmekle kendini özel hisseden zavallı insanlar lüks ürünün fiyatının düşmesini kendi değerlerinde bir kayıp gibi algılarlar.
Sevgili dostlar, bu kısa makalede tüketim toplumunun tüm özelliklerini ortaya koymak, konuyu tüm yönleri ile tartışmak ve değerlendirmek pek mümkün olmamakla birlikte alınması gereken çok önemli dersler var.
●Herşeyden önce hiçbir insan tüketim toplumunun kölesi veya tutsağı olmak zorunda değildir.
●Tüketim toplumuna meydan okuyan tüm insanlar, özellikle asgari ücretle çalışan veya daha az geliri olan insanlar, organize edilen tüm özel günlerde hiçbir harcama yapmamayı, hediye almamayı düşünebilir.
●Aşk ve sevginin ölçüsü alınan hediyelerin değeri ile ölçülemez.Aşk ve sevgi para ile ifade edilmeleri mümkün olmayan, insanların ancak yüreklerinde hissedilebilen değerlerdir.
●İnsanların kendilerini özel hissetmeleri için arabaların markasına veya motor gücüne, oturulan evlerin metrakaresinin yüksekliğine, giyilen elbiselerin veya takılan gözlüklerin markasına, kullanılan bilgisayarların markasına veya işlemcilerinin gücüne gereksinimleri yoktur.
●Var şeklinde bir düşünce ise, bir yanılsamadan ibarettir.
●İnsanların kendilerini özel hissetmeleri için varolmalarının bilincine varmaları yeterli olup gerisi teferruattır.