Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin yeryüzü ve yeraltı zenginlikleri tartışılmaz. Her yönüyle farklı bir coğrafyası var. Geçmişi zaten tarihe şan verenlerle dolu.
Bu ülke her yönüyle farklı bir ülke. Tabii güzellikleri, tarıma elverişli arazileri, yeraltı zenginlikleri, çoğu endemik olan bitki örtüsü, ormanları ve akla ne geliyorsa bulunan bir ülke. Tabii böyle bir ülkenin hısımlarından çok hasımları olur. Onun için her an korunması ve kollanması gerekir. Yani milletçe teyakkuz halinde olmamız gerekiyor.
İşin, tarihi, sosyolojik boyutunu ve diğer bazı yönlerini daha sonraki yazılara bırakarak farklı bir konuya girmek istiyorum.
Kendimi bildim bileli; tarım, orman, ziraat ile ilgili resmi müesseseler ne yapar diye hep merak ederdim. Ülkemizde hatırı sayılı ziraat yapılır, bir o kadar da ormanlık arazi vardır. Dahası orman olmaya müsait bu araziler ve zirai çalışmamalara uygun olduğu halde boş duran araziler vardır. Devlet bunlar hakkında ne planlıyor diye düşünürdüm hep.
İşte böyle şeyler düşünen ve liselerde biyoloji derslerine de girmiş biri olarak aklıma takılan bir sorunun cevabını öğrenmek için yolum Ünye İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğüne düştü. Maksadım hem zihnimi işgal eden sorunun cevabını öğrenmek, hem de müessese hakkında bilgi edinmekti. Ben emekli bir öğretmen olarak muhataplarımız he insandı. Yani insana doğrudan hizmet veriyorduk. Ancak insana ve insanlığa faydası olacak ve dolaylı olarak katkıda bulunan kurumlar nasıl bir işleyiş içindeydiler.
Ünye İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü binasının kapısından içeri girip, doğrudan Müdür Beyin makamına yöneldim. İçeri çekinerek girdim. Çekingenliğim farklı kurumlarda bulunan kişilerin muhataplarına olan tutumunu bilemediğindendi.
Müdür odasının kapısını tıklattıktan sonra tebessüm eden bir çehre beni karşıladı. Makamında çalışan Ferda Yıldırım Bey ile göz göze geldik. Kısaca meramımı anlattıktan sonra gözlerinin içi gülerek bana yer gösterdi ve hem benim konuyla ilgili özel sorum, hem de kurumun işleyişi hakkında bilgi aldım.
İçeri girerken üzerimde olan gerginlik ve tedirginlik yok oldu. Malum bazı insanlar başkalarını meşgul etmekten sakınır. Aslına bakılırsa ben de o tür kişilerdenim. Çünkü bu tür yerlerde vazifeli kişileri işinden alıkoymamak lazım.
Ferda Yıldırım Bey üzerimde olumlu intibalar bırakan biri oldu. Ara sıra içeri giren personeline karşı tutumları, kişilere yardımcı olma özelliği, kendinden emin duruşu makamının hakkını veren kişilere ait özelliklerdi. Belli ki sevilen bir amirdi. Burada “amir” kelimesi emredici olmaktan çok; o müessesenin mesul temsilcisi olarak kullanmakta fayda var. Kısaca makamının hakkını veriyordu.
İyi olmayan insanlarla ilgili iyi şeyler hissedemezsiniz zaten. Birçok yere giden, çok kişiyle karşılaşmış biri olarak, Ferda Yıldırım Bey hakkında müspet düşüncelere kapılmamak mümkün değil.
Kısa bir sohbetin ardından makamından ayrıldım. Öğrenmek istediklerime nasıl ulaşacağımı da öğrendim. Yanından iyi duygular ile ayrıldım. Ferda Yıldırım Beye bundan sonraki mesleğinde başarı, özel hayatında ise sağlıklı ve huzurlu bir gelecek dilerim.