Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
BİR BEN VAR İÇİMDE BENDEN
Koca Yunus Emre’nin insanı merkeze aldığı ancak başka insanlardan bahsetmek yerine kendisini eleştirdiği, kendisine öğütler verdiği, kendi aczinin farkında olduğu görülür. Bu felsefesini de şöyle anlatır “bir ben vardır bende benden içeri” deyişinde ki gibi…
İşte bende öyle bir haldeyim___ Yunus’u anlamak gerek… Beni anlamak gerek. İnsanı anlamak gerek. Kurdu, kuşu, doğayı anlamak gerek… Ama nerde biz kaybettik ve kaybediyoruz hala… Fark etmiyoruz…
“İlle de bir tokat mı, yemelisin ensene,
Ölüm sana gelmeden, sen kendine gelsene…” sözleri ne hatırlatıyor acaba?.. Deyişim bana/ sözüm de bana/ alınma sakın/ değil yabana…
Çocukken cesur olmanın harekete geçmek olduğunu sanırdım… Hayal etmek ve ileri gitmek için cesaret gerektiğini sanırdım.. Ama öğrendim ki sadece ayakta kalmak için cesaret gerekiyor…
Bunu öğreneli kaç yıl geçti hatırlamıyorum ama bildiğim uzun yıllardır yalnız ve ayaktayım… Tek başına, mağrur, dik, yaşlı ama dinç, doğanın ve insanların tüm zalimliğine, vurdumduymazlıklarına, bencilliklerine karşı direnen çınar gibi ayaktayım…
Der ki rahmetli anam, sakin ol, her şeyi kavga ile mi halledeceksin. Cevap verirdim anama, derdim ki, o güzel emek kokan ellerini tutup gözlerine bakarken: Hayat bir kavga be anam, Zaman yok ki zamanın akışına bırakayım… Ömür tükeniyor, inşalar anlamıyor zamanın kıymetini nasıl heder ettiklerini. Benim hayatımda çok yitik zaman var be anam…
İşte bu kayıplarım beni agresif yapan, yetişmek için kayıp zamanlara…
Kavga dedikleri ney ki, an biteceği hayatın son nefesi… Bir gün, bir sabah, belki de bir sabah doğan güneşi göremeden bitecek… Bu yüzdendir ki uykularımdan çalarak yazdığım şiirler çoğu zaman acı acı ağlarlar… Ama kimse şiirlerin o yaşlarını görmez okur geçer anlamadan, hissetmeden, çınardan düşen söz yaşlarını ise kesin görmezler, görmezle çünkü benim gibi bir çınara sahip değiller anam…
Bu yazdıklarım için ödül, şilt, alkış filan beklediğim yok, koca koca kitaplarda resmimde olsun istemem… Tek istediğim yalnız yalın anlatılsın öyküm ardımdan… Ve tek isteğim ölünce, başucumda bir tek yalnızlığımın tesellisi çınar olsun yeter…
Hayat kolay değil be anam… Ben kolay elde etmedim… Bilemezsin ki sen, beni doğurduğun halde… Hiç kimse bilemez…
Benim hayatımda hiç bir şey hiç bir zaman kolay olmadı öyle… Hep mücadele etmek zorunda kaldım… Sevdiğim, sevdiklerim ya da sevenlerim için. Yaşamak için… Yalnızda devam edebilmek için. Yarım kalsam da çoğu zaman hiç vazgeçmedim… Ve hala devam etmekte mücadelem yaşamak için. Sen Nazım’ı tanır mısın anacığım. Tanımazsın tabi ki. Bende tanımam ama okuyorum onun yazdıklarını şair kendisi. Demiş ki bir şiirinde: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.” Ne güzel demiş değil mi kardeşçesine. Bak anam ormanda binlerce ağaç var hiç kava ederler mi? Etmezler. Çünkü onlar kardeşler, kardeşçe yaşarlar. Ya İnsanlar anam!.. Şu yalan dünyada niye kavağa ederlerde kardeş gibi yaşamazlar… Niye be anam niye… Düşünüyorum, düşünüyorum çözemiyorum.
Onlar bilmez duymazlar mı?
“Toprak, nasıl da eğmiş, nice mağrur başları,
Fatiha dileniyor, şimdi mezar taşları…”
Bunun için yüreğim nasırlaştı yüzüm duvarlaştı.. Duygularımı belli edemez oldum… Ya da duygu nedir bilmez… Acımasız görüldüm hatta bazen… Katı… Birazda soyutlamış kendini… Ama bilmediler içimi… İçim hâlâ kırılgan benim…
Hala var gözyaşlarım… Öyle dışımdan bilmediğiniz içime akan…
Dışardan nasıl göründüğümün bir önemi yok! İçeriden görebilenler yetiyor bana…
Beni dışardan yargılayanlara sözüm yok… Zaten dışarda kalmaları yetiyor onlara…
Bak ne demiş şair şu dörtlükte.
“Bu dünya bir rüyâ, renklere kanma,
Seraptan serâba, çöllerde yanma,
Nefsine hoş gelen, sahte alkışlar,
Mahşerde insanı, kurtarır sanma…”
Yılların yaprak misali döküldüğü, sevginin eridiği, insanın öz değerini yitirdiği şu âlemde, dostluğunu kaybetmemiş nadide insanlara, dostlarıma, sevgi bestesinin notasını yüreğinizde hissedeceğiniz, ümitlerinizin dostluklarla pekişeceği, gülücüklerinizin hiç bitmeyeceği, barış dolu günlere…
Sevgi… Biliyor musunuz, bu nasıl bir güçtür ki insanın içindeki tüm öfke ve kızgınlıkları silebilir, bu nasıl bir duygudur ki her şeyi, tüm olumsuzlukları hatta bazı yapılan haksızlıkları unutturabilir. Samimice söylenen bir ”seni seviyorum” kelimesi neleri değiştirebilir biliyor musunuz?.. Çok şeyi…
Bakın dikkatinizi çekerim; Aşk demiyorum, sevgi…
Her zaman seni seviyorum demekte gerekmez, sevdiğinizi gösteren herhangi bir tavır, bakış, önemsemek, önemsenmek…
İnsanlar birbirlerinden sürekli sevgi bekliyor aslında. Sevgilimizden sevgi bekliyoruz, ailemizden, kardeşlerimizden, dostlarımızdan. Sevildiğimizi gerçekten hissettiğimizde sakinleşiyoruz, mutlu oluyoruz. Oysa sevgisizlik türlü çıkmazlara sokuyor bizi. Aslında sokmamalı bizleri o çıkmazlara… Biz hep bunun için uğraşıyoruz, uğraşıyoruz. Anlatıyoruz, yazıyoruz ve diyoruz ki; sevgi her zaman bir ihtiyaç… Tıpkı hava gibi, ekmek gibi, su gibi tıpkı…
Çınar ağaçlarını, köknarları sıraladılar dağlara, dağlar ormana döndü, orman kalbinizden bir serinlik saldı damla damla, damlalar nehirlere döndü, bir alageyik su içti dereden güneş doğdu kar yüklü dorukların ardından, gün ışıdı sımsıcak ışıklarla, ışıklar ses verdi sessizliğe, ses gülümsedi güne dönerek… Günü dağların dorukları kadar ulaşılmaz güzellikler yaratarak ve yaşayarak geçirmeniz, yıldızlar kadar büyük sevgiler yaşamanız dileğiyle dostlarım…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel…
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım…’ her zaman ve her an…____Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gününüze aydınlık, hayırlarla ve bereketle dolsun. Güzel bir Cumartesi gününü sevdiklerinizle ve gönlünüzdeki düşlediğiniz gibi geçirin… Her bir yüreğe uzun sağlıklı ve mutlu bir gün daha dilerim, içi sevgi dolu hayat ağacınıza asılan.
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Sağlık ve huzur ile hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde, görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#
Söze YUNUS’la başlayıp Yunus üzerinden kendine getirme ustaluğı da bu olsa gerek. Yunus bir sevgi insanı bizler için. Kendisi ise İL3ahi aşkın peşinde bir dünya garibi… İşte Onun bizler için; sade insanlar için olanı, yaşanır olanını ele alıp da bizleri onunla buluşturmaya çalışan sevgili Ömer Sabri KURŞUN Üstadınıza/Ağabeyimize teşekkürler ediyoruz. saygı, sevgi ve selamlarımızı sunuyoruz… YAZAR PORTAL yönetimine de yazı yolculuğunda başarı ve güzellikler diliyoruz…
Değerli kardeşim/hocam güzel gönüllü, hocaların hocası Şerif Kutludağ; bu nazik ve değerli yorumunuz için tüm kalbi duygularımla şükranlarımı bildirir teşekkür ederim. Sevgi ve muhabbetle…