Hayallerin, fikirlerin kaleme alınmış hali…
Atalarımız, “Söz uçar yazı kalır” sözünü boşuna söylemiş. Dost meclislerinde öyle şeyler konuşulur ki sohbet biter bitmez konuşulanlar orada kalır.
Cemil Meriç “Kitap istikbale yollanan mektup” sözüyle vaziyeti “İstikbale” havale etmiştir.
Peki, Hangi yazılar yarınları, hangi yazı yarınlara yazılır?
Yarınlara yazılan yazılar; fikir yazıları ve muhtelif sanat eserleridir bence. Hatırat, biyografi, seyahat ve mekân yazıları dünü, yarınlara taşımaktır.
Fikir yazıları veya sanat eserleri nesilleri sosyolojik, psikolojik ve kültürel olarak geliştirmek içindir. Farklı fikirler olabilir. Hatta olur. Her fikir sahibi bir sonraki neslin kendi arzusu gibi şekillenmesini ister. Bu gayet tabii bir durumdur.
Fikri yazıların temeli hissiyata dayalıdır. Her ne kadar akli temeller üzerine bina edilmeye çalışılsa da daha çok “gönül” merkezli yazılardır.
Biyografik yazılar, hatıralar, mekânlar, seyahatler daha objektif yazılardır. Çünkü bunlara ilaveler fazla olmaz. Sadece üslup farkı vardır. Yani bu tür yazılar tam manasıyla maziyi atiye taşımak; başka bir ifade ile dünü yarınlara havale etmektir.
Kaleme alınmayan her şey dünde veya “günde” kalır. Yani zaman içinde kaybolur gider. Hatta her söze bazı rivayetler ilave edilir ve zaman içinde aslından uzaklaşır. Kaleme alınan her cümle bir daha değiştirilemez. Cümlelerin kabul görüp görmemesi bahsi diğerdir. Herkesin her yazılana itibar etmesi mümkün değil. Ancak doğru veya yanlış yazı vaziyeti sabitleştirir.
Günümüzde hala Evliya Çelebi’nin seyahat yazılarından hala faydalanıyoruz. İbn-i Batuda da bu hususta mühim bir eser vermiştir.
Şehrengizler de şehirler hakkında yazılmış mühim eserlerdendir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir adlı eseri de şehir kitaplarının önde gelenlerinden.
Biyografik eserler ise bize, bizim bilmediğimiz veya yeterince tanımadığımız şahsiyetlerin tanıtılmasında kayda değer eserlerdir.
Bahsedilen bu eserler belki sanat değeri bakımından; belagat ve estetik açıdan vasatın dışında kalmış olabilir. Ancak bir devre ışık tutması açısından kültür tarihine katkısı bakımından göz ardı edilecek eserlerden değildir.
Böyle bir yazıyı yeni bir seyahatin arifesinde yazmak benim için elzem olmuştur. Çok yakında kaldığım yerden bazı çalışmalar için tekrar yollara düşeceğiz. Görelim ayine-i devran ne suret gösterecek.
Yeni yerler ve yeni suretleri kendimce kayda almaya çalışacağım.
Bu arada ülkece maruz kaldığımız musibetin tahribatından önce aynı yerler için yazılanlar bugün ve yarın veya yarınlar için ne kadar kıymetli olacağı bilinmelidir. Bu vesile ile ülkemizin başı sağ olsun.