Hz.Hızırın gözüyle bak…
Hz Hızırın gözüyle bak.Kangren olan parmağı kes ki kol kurtula…hani kayığa zarar verip kayığı kurtarmıştı…Çocuğu öldür. duvarı yık ve onar…
Neleri mi öğretir bu kıssa…Almanların araçları Rus soğuğunda çalışmaz olmuştu…Gittiğiniz yerin iklimini bilin…araştırın. Hz Hızır kıssası bunları öğretir
Hz Hızırın gözüyle bak…Hz Hızırın duvarı onarmasının sebebi duvardaki altınları korumaktı…Herkesin anlamadığı işler yap Allah bilsin
Osmanlı’da’ ‘kardeş katli” vardı olmalıydı da…Bu kıssa bunları öğretir…şeriati de çiğne der bu kısssa…Amaç Hikmete ram olmaktır…
Hz Hızır suç işlemeden çocuğu öldürdü…Niyeti bozuk ileride bozulacak insan öldürülmeli. Doğan erkek çocukları Firavun da öldürttü…ama kader değişmedi…Kaderi oku…
Fakire yardım eden ömründe fakirlik görmez…Ve sevaptır sen verdikçe sana hediye eder…doğru yerlere vermişsen…
Yağmur duası yaparsın yağmur yağar …doğru çiftçiler içinse. Bozguncu ise çiftçiler yağmaz…Kader değişmez…çünkü kader esma ile yazıldı…ilim ile yazıldı hikmetlidir kader. Şeytanın asiliği elzemdi…mesela. Boşa olur şeytana dua…
Arkadaşın hızır olsun “yola devam” suriye olayı nato ile “yola devam” etme dedi..ey koyun arkadaşın kasap ise yolun mezbahayadır…
Aklın hızır olsun…”Demokraside çareler tükenmez” adamın mükleri var çareler sonucu değiştirmiyor ama…
Ahir zamanda deccal namaz kılacak deccali sadece mehdi anlayacaktır…işte …Hava öyle puslu ki “Şeytan” bile müslüman mintanı giyiyor, Hadi bakalım keriz avı sezonu açılmıştır
Evet…Tasavvuf disiplini açısından Musa-H ızır (as) kıssasının büyük bir öneme sa
hip olduğu bilinir. Bu konu Ju n g ’un da dikkatini çekmiş ve sûre-i Kehf’deki“dört arke”yi incelemiştir. Mutasavvıfımız Niyâz-ı Mısrî de bu konuda bir risale yazarak işârî bir yorum yapmıştır.
Hz Musa İlim aşığıydı…Hz Hızır gibi bir arkadaş nasip olmuş ona…zaten sarayda yöneticiliğe hazırlanmıştı…her güzellik nasip olmuştu hz musaya…Arkadaşını iyi seç…anneni babanı seçemedin bari arkadaşını iyi seç Peygamberimizin de ashabı onu unutulmaz işlere sevk ettiler…cesaret verdiler…Nasibin en iyisi iyi arkadaştır iyi eştir…
Öğretmenin hz Hızır olsun…değilse musa olamazsın…ileri görüşlü olsun ileriyi araştırıcı olsun öğretmenin…mazi bilen tarihçi değil ileriyi araştıran tarihçi tarih öğretmenin olsun…
Evet…Mısrî, Hz. H ızır’ın (as) baskın karakter profilini çizerken özetle şu
vurguyu yapar:
Tefsir-i U yun’da kaydedildiğine göre Hz. H ızır (as), İsrailoğullarından bir kraldır. Ancak o, kulluk serüveninde sade bir hayatı tercih ederek krallık görevini terk etmiştir.20 O nun bu tavrı, karakter yapı
sının dom inant olarak “makam terki” üzerine inşa edildiğini gösterir. Yani temelde hubb-ı câh konusundaki manevî tekâmülünde Hızır (as), kendi nefsiyle yüzleşmiş ve kendisiyle hesaplaşarak nefsini terbiye etmiştir.
Hz İbrahimde hz İsmaili kurban edecekti…Hz Hızır çocuğu öldürdü diye…ama hz İsmailin şeytanını öldürmekle yetindi. Şeytanını öldüremediğini öldür “Mürtedi”de…
Hz.Hızırın gözüyle bak…
Hz.Hızırın gözüyle bak…ilme aşıksan…faldan bile medet um …İlim aşkın olsun
Evet…H z. M usa’n ın (as) yaşadığı üç olay, özel mi?yoksa genel midir…Mısrî, bu üç olayın bir yönüyle genel, bir yönüyle özel olduğunu söyler. Ayetlere göre bu üç olay enfüsî/özeldir. Ancak bir yandan bu üç olay, aynı zamanda geneldir. Dünyada zaten her zaman meydana gelmektedir. Yani fakirlerin gemileri/malları, kudret sahipleri/yöneticiler tarafından her gün çalınıyor ve kıyamete kadar da çalınmaya devam edecektir. Çocuklar, ana karnında bile olsa her gün binlercesi, zaten öldürülüyor ve kıyamete kadar da öldürülecektir. Yine her
gün altında define gömülü nice duvarlar yıkılıyor ve yıkılmaya da
kesintisiz devam edecektir. İşte bu yönden bu üç olayın, dünyada birer hâdisât/tarihi fenomen tekrar tekrar olarak vuku bulması kıyamete kadar sürüp gidecektir.
Ancak Kehf Suresi’ndeki, bu üç olay, Hz. Musa’ya (as) ders vermek
üzere enfüsîdir. Hz. Hızır (as.) bu şekilde bütün gemilere sahip çıkmaz. Yine aynı şekilde salih ana babaya isyan edecek çocuk çoktur. Hz. H ızır (as.) onların hepsini öldürmez. Yine bu devirde yer altında
gömülü pek çok hazine vardır. Hz. H ızır (as) onların hiçbirinin üzerine duvar inşa etmez.
Evet…işari mana da verilmeli ayete…“O çocuğa gelince, onun anası babası Müslümandı. Çocuğun iler
de onları azgınlık ve küfre sürüklemesinden korktuk.”Mısrî, burada işarî bir okuma yaparak oğlan çocuğundan maksadın; “makam sevgisi/hubb-ı câh” olduğunu söyler. Ona göre Hızır
(as) bu olayla, Hz. Musa (as) üzerinden bütün makam sahiplerini, makam sevgisinden soğutmuştur.28 Yani Mısrî, makam sevgisi âfetinin, sembolik anlatım üzerinden giderilmesi şeklinde, öz manaya yönlendirme yaparak ibret ehlini tefekküre sevketmeyi hedeflemiştir
Öğretmenin mürşidin işinde uzman olsun…Mühendisin mürşidi emekli mühendis olmalı…idarecinin ise emekli idareci…başkası halden anlamaz çünkü…”Bekara karı boşaması çok kolaydır” askerin kılavuzu emekli asker olmalı…uzmanlaşma oluşsun…
Evet…Mısrî, bu hususa meâlen şu yorumu getirir Gulam/çocuktan maksat, Hz. Musa’da (as) olan hubb-ı câh/ma-kam sevgisiydi. Çocuğu öldürünce Hz. Musa’dan (as) bu makam sevgisi silindi, kayboldu. Sıddîkların yani mukarreblerin en üst seviyesine gelenlerde, en son çıkan hastalık, makam sevgisidir. Makam sevgisi o kadar derinlere kök salmıştır ki, Sıddîkların (bile) aklından çok zorlanarak ancak çıkar. Sıddîklar böyleyse, sıddîk olmayanların hali nasıl olur acaba?
Bunları özetledikten sonra Mısrî, makam sevgisinin en büyük afet
ve apaçık düşman olduğunu söyler
Evet…Mısrî konuyu biraz derinleştirmek üzere, makam sevgisinin sembolik mânâ açısından arka beslemesini sorgulamak üzere, kendi kendine problematik soru soruyor. Ve hemen
ardından şu hikemî cevabı veriyor:“Makam sevgisi” çocuğunun babası; Hz. Musa’n ın (as) ruh-i
kudsîsidir. Anası ise; nefs-i mutmainnesidir. Çünkü peygamberlerin
başlangıçtaki manevi yolculukları, nefs-i mutmainnedendir. Avam ise manevi olgunluğa nefs-i emmâreden başlar.“Mısrî, Hz. Musa’nın (as) sülûku konusunu biraz daha açar ve şu
yorum u yapar: Yani Hızır (as) şöyle dedi: Musa’nın (as) ruhu, ruh-i kudsîdir (temiz ruhtur). Nefsine gelin
ce o da nefs-i mutmainnedir. Temiz ruhlu ve olgun nefis sahibi iken Hz. Musa (as) da hubb-ı câhın (makam sevgisinin) bulunması uygun değildir. Çünkü makam sevgisi, tuğyan edenlere ve haricîlere münasiptir. Hz. Musa (as) gibi temiz ruhlu ve olgun nefse sahip kişilere layık değildir
Makam sevgisi seni umreye gönderir mi gönderir…Kadın sevgisi hicret ettirir mi ettirir…üç kurucu da makam aşığı da ecir beklemesin Allahtan…
Evet…İsmail H akkı Bursevî (ö.1137/1725), olayı ele alırken, bu erkek çocuğun adını “Ceysur”, babasının “Kazbura”, annesinin “Sehva” olduğunu kaydeder.
Anne ve baba, tevhid ehliydi, ancak beşerî yapı itibariyle çocuklarına duydukları sevgi sebebiyle, hidayetten dalâlete düşmeleri söz konusuydu. H ızır (as) bundan dolayı haşyete/ korkuya kapılmıştı.48
Bursevî, bu olayda şu inceliğe işaret eder: H ızır’ın (as) korkma sebebi, Allah’ın, ona çocuğun kâfir tabiatlı olarak yaratıldığını bildirmesidir. İşte bu kâfir tabiat, sadece çocuğu değil, m ü’m in anne- ba
basını da etkisi altına alabilecekti Allah onlara, o kâfir fıtratlı/tabiatlı çocuk yerine, ondan daha te
miz (zekaten) ve daha merhametli (akrabe ruhmen) bir çocuk vermekistemişti.4®“Böylece istedik ki, Rableri onun yerine, kendilerine ondan daha temiz ve merhametlisini versin.” Yani samimi imanın Allah katındaki değeri, bu şekilde karşılık bulmuştu…
Evet….hz nuhun oğlu kenan asiydi Hz Ademin oğlu Kabil de asiydi ama ana-babalarını etkileyemediler…
Hz.Hızırın gözüyle bak…makam sevgin de Allah için olsun…Allahtan bağımsızlık verme duyguna düşüncene haline etlemine …duygularını da bağla esmaya…hür olma kul ol…