Göz kapaklarını açamaz oldu. Üç gündür uyumamış gibiydi. “Dermanım kalmadı, kolumu dahi kaldıramıyorum,” dedi.
Gözlerimi açsam da önündeki perdeyi aralayamıyorum. Mücadeleyi bırakıp yere doğru uzandım. Ruhum sanki bir tarafa göçtü. Bir türlü kendimi toparlayamadım. Ayağa kalkmak istedim, fakat kolumun üzerine düştüm.
Derinden bir uğultu geldi, gök gürültüsüne benziyordu. Bir cümle ki beynimi kurcaladı. Zehirli bir şey mi yedi. Zehirlenmiş olabilir mi? ifadesini idrak edemedim.
Düştüğüm yerde uzandım, dinlenme ne kelime, daha da yoruldum. Gücüm azaldı ve karanlık üzerime çökmeye başladı. Saatin kaç olduğunu merak ettim. Beyaz önlüklüye sorduğumu sanıyorum. Çünkü kahvaltı yaptığımı bir türlü hatırlayamadım.
Tren hareket ettiğinde, düdük sesine uyandım. Minibüs fren yaptı ve koltuğa başımı çarptım. Yürüdüğüm yoldan geri döndüm. Kuşların ötüşü, korktuklarını gösteriyordu. Gözüme cılız bir ışık geldi. Işığı kapar mısın? Dedim fakat duymadılar. Zehirlendi mi? Zehirlenmedi mi? sözlerini yeniden duyduğumda, sıtma nöbeti geçiriyor gibi titredim.
Sabah oldu mu? Diye sordum, cevap alamadım. Ağrım yok ama kolumu kaldıramadım. Sıcak su içmek istedim fakat sesimi duyuramadım. Ayak sesleri yaklaşırken, birden kesildi. Bir aralık aynı sesler tekrarlandı. Bu sesler arasından, zehirlenmek ve sağlık ocağı gibi sözleri algıladım.
Rüyamda, okuduğum bir yazı yaşam enerjisinden bahsediyordu. Evrende yaşamsal enerji bulunmuyordu. Bununla beraber evren, ruh ve duygularla uyum halinde iş başındaydı. Hayal gücü, duygusal yörüngede, etkili olmaktaydı.
Kitabı okuyor gibiydim. Okuduklarımı bir daha tekrar edemiyorum. Dış ve iç dünyanın çatışmasını içten yaşıyorum. Böyle bir çatışmadan rahatsız oluyorum. Yalnız her iki dünyamı da ayrı ayrı benimsiyorum. O an ki psikolojime göre, birbirine üstünlüklerini kabul ediyorum.
Dünyanın dünü ve bugününü sorgulamak isterim. Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, yalnız içimde kalmasını da istemiyorum. Dengemi hala kuramıyorum. Sağlık ocağına götürdüler mi? Doktor kontrolünden geçtim mi? ne dediği idrakimin dışında. Yalnız deli balı konu etmiş. Kendimi o kadar mı? kaybettim. Parmaklarımı hareket ettirebiliyorum. Vücudumun uysallığı çok az da olsa kaldı.
Başımı kaldırabiliyorum, hayata dönmüş gibiyim. Beni ayağa kaldırsanız. Yalnız dikkat edin düşmeyeyim.
Yağmurda yürümek isterim, dedim.
Hasan TANRIVERDİ