Yokluk çekerek büyümek, bir deyim gibi, kullanılsa da açıklayıcı bir ifade değildir.
Bu ifade, açıklayıcı değildir, çünkü çocuk aklı erene kadar, ana ve baba sevgisiyle büyüyeceği için, yokluk çekmekle ilgili yaşantısına giren zorlukların, farkında olmayacaktır. Ayrıca çocuk, geçmişindeki olayları zaman ve zemine göre değerlendiremez.
Çocuk çadırda büyüse de meslek sahibi olduktan sonra, yokluktan gelme ifadesini kullanmaz. Çünkü çocuk çadırda mutlu ve özgürdür. İstediği gibi gezer, arkadaş gurubuyla oynardı. O hâlde çocukluğunu kendine göre mutlu geçirmiş bir insan, hiçbir şekilde yokluktan gelme olduğunu söylemez. Zaten yokluğu da bilemez. Çünkü çocukluğunu doya doya yaşamış ve istediğini elde etmiştir.
Hatta bugün çocukluğundaki neşe ve sevinçleri arıyordur.
Yokluktan gelme ifadesini, içindeki hırsa yenik düşenlerin, dillendirmesiyle farkında olunur. Halbuki, çocukluğunda yılların ne kadar mutlu geçtiğini, şimdi daha iyi anlamaktadır. Dereye inip denize kadar, balık avlamakla ilgili zevkli geçen zamanı bugün hiçbir şekilde bulamaz. Çünkü dünya güllük gülistanlık, dert yok kesafet yok. Mavi gökyüzündeki bulutlarla işi de olmaz. Yağmur da yağsa, ıslanmakta bizim için diyerek, balık avlamaya devam eder.
Eve gelene kadar, dalından yediği meyvenin lezzetini bir daha bulamamıştır.
Evde inek, köpek ve kediyle olan sevgi bağını, nerede bulacaktır. Her şeyin doğal olduğu bir ortam, özgürce yaşadığın bir çevre bugünün şartlarında asla mümkün değildir.
Her gün farklı bir takım elbise giysen, çocukluğun o mutlu yaşantısına ulaşabilir misin? O hâlde yokluktan gelme olduğum için bugün aşırı da olsa israf da olsa giyiyorum demek yanlıştır. Çünkü kişi yokluktan gelmedi, sevgisiz ve mutsuz bir ortamdan gelmiş, olabilir.
Demek ki olaylarını değerlendiremediğimiz bir yaşın, mutlu ve bir o kadar heyecan dolu yaşantısını, günümüzde “Yokluk” olarak açıklamak doğru değildir.
“Yokluktan gelmek” yerine, sevgiden yoksun bir ortamın çocuğu olarak büyüdüm, diyebilirsin.
Hasan TANRIVERDİ