Konuşma veya davranışımız taklit ediliyorsa, memnun olmalıyız.
Çünkü birileri bizi taklit edip tenkit yönüne geçerse, buna tepki vermemeliyiz. Çünkü yapılanları, taklittir, hakaret değildir. Konuşmamızı ve bedensel aksaklığımızı ortaya koyuyorsa hakarete uğramış sayılmayız. Ortaya konanlar yaptıklarımızdır. Görünen köy kılavuz istemez. Örneğin “Pamuk saçlı öğretmenimiz sınıfa geç kaldı,” sözünde hakaretten eser yoktur.
Belirli yaşta bizim de şimdi olduğu gibi saçlarımız kahverengi kalmayacak beyazlaşacak, belki de dökülecektir. O zaman da doğal olarak, “saçsız öğretmen” diyeceklerdir.
Saçın yapısı gereği, beyazlaşması doğaldır. Saçımıza renk veren protein ile aldığı ışık arasına hava girerse, ışınlar geri yansıyacağı için saçımız beyaz görünecektir. Saçın yapısındaki proteinin yansıttığı ışına göre de saçımızın rengi belirlenecektir. Saçımızın proteinini ise genlerimiz tayin etmektedir. Genetik yapının önüne de geçemeyiz.
Bir insan, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak karşı kişiler tarafından, yerilmesi veya övülmesi bizi ne üzsün ve de sevindirsin. Dişimin filmini çektirmek için, röntgen sistemi olan işletmeye gittim. İşletme caddenin arkasında olduğu için, görevli “Yerimizi nasıl buldun,” dedi. Daha önce gelmiştim, dedim.
Görevli diş için yeni ve pahalı bir sistem, önerdi. Ona göre film çekeceğim, dedi. “Hayır öyle bir şey düşünmüyorum,” dedim. Görevli fakat sistem çok güzel, dedi. Tepki vererek “Size göre güzel, o sistem için param olsa da çektirmem,” dedim.
Problemi net bir şekilde ortaya koymuşsan beni taklit veya tenkit etmesine gerek olmayacaktır. Benim için nasıl bir anlayışa sahip demiş olsa da etkilenmem.
Davranışımız şahsiyetimizle barışık olursa, taklit edilmek hoşumuza bile gider. Dolayısıyla taklit veya alay edenin bu davranışını elinden almak gerekir.
Öğrencinin öğretmenleri taklit ettiğini biliyorum. Yıl sonu gelmiş, öğrenci, taklitleriyle sınıfı güldürecekti. Sınıfa önce beni taklit edeceksiniz. Taklit alay etmek de değildir. “Taklit edenlere not verelim, en iyi taklit edildiğim sınıfa çikolata dağıtacağım,” dedim.
Öğrencilerden öyle incelikleri yakalayanlar oldu ki, bir anlık davranışım, olayın sonunu getirdi. Sınıfça gülmekten kırıldık.
Sene başı ilk ders. Öğretmen yoklamayı yaptıktan sonra, öğretim yılında beraber neler yapacağımızı anlatıyordu. Sınıfın en arkasında oturan, “Çift dikiş Osman,” elinde taburesiyle tahtanın yanına kadar geldi. Tabureyi öğretmenin yanına bıraktı. “Çık üzerine de boyunuzu görelim,” dedi. Öğretmen tabureye çıktı. “Boyumu görebilirsiniz,” dedi. Başta öğretmen olmak üzere sınıf katılarak güldük.
Öğretmen her sınıfa girdiğinde, “getirin şu tabureyi,” derdi.
Ders yılı boyunca en iyi sevgi ve saygı düzeyinde ve başarılı, “Getirin şu tabureyi” diyen müzik öğretmenin dersi oldu.