Güzel yazı defterinin kenarları, yazıların başlıkları ve ödev kâğıdının süsünü renkli kalemlerle yapardı. Böylece farklılık yaratmaya çalışırdı. Kısacası renkli boya kalemlerini kullanmaktan çok hoşlanırdı.
Okulda “Elifin defteri” harikalar yaratıyor, denilirdi.
Renkli boya kalemlerini kullanma mahareti bir başkaydı. Öğretmeni bile örnek alırdı. Elif’in defterini diğer sınıflara hatta velilere de örnek olarak gösterirdi.
Elif renkli boya kalemleriyle yeniliklere imza atmak, çok yönlü renklendirme yapmak istiyordu. Yalnız güzel yazı defteri değil, özel boyama çalışmaları yapmayı hayal ediyordu. Derslerinin dışında resim yapma, yazı yazma ve kitap okuma çalışması da yapıyordu.
Renkli boya kalemlerini gördüğünde kalbi çarpar, heyecanlanırdı. Resim yapmak, bana imza atmak gibi geliyor, derdi. Rüyasında yaptığı resmi okuldan geldiğinde kâğıda dökerdi. Elif’in başarısı bunlarla da kalmaz, farklı resim kâğıtlarına çizimler yapar ve boyardı.
Renkli boya kalemlerini her zaman çantasında taşırdı. Kardeşinin geçen sene kırmızı kalemini kesmesi evde olay olmuştu. Babası şehirden yenisini almıştı. Renkli kalemlerin; kırmızı, mor, sarı, yeşil, turuncu ve mavi gibi hepsini seviyordu. Boyama sırasında renklerin uyumunu doğayı taklit ederek aynen sağlıyordu.
Kırmızı gülü saran yeşil çanak yaprakları aynen boyama ile resmediyordu. Meyveleri çiziyor ve ayını nüanstaki özelliğini veriyordu.
Renkli kalemleri babasına ısmarladığında heyecanlanmış bir an önce gelmesini beklemiş hatta yemek bile yememişti. Elif babasına erken gel diye belki de on defa tembih etmişti.
Güzel yazı defteri süslenecek, hayalindeki çiçek demeti boyanacaktı. Tepelerin hafif sis hali boyamayla ortaya çıkarılacak, “yağmurda ineklerin peşinde” resmini boyayacaktı.
Elif asla arzularından vaz geçmiyordu. Ruhu tutkuluydu, resim ve güzel yazıya aşıktı. “Düşündüklerini yapmayı arzuluyordu,” Doğadaki zıtlıkları resme dökmeyi düşünüyordu. Öğretmeni Elif büyümüşte küçülmüş, diyordu. Onun için Elif karanlıkta yolunu kaybetmiş bir gezgin gibidir. Ona ışık tutmak ve yol göstermek gerekir, diyordu.
Babası balıkların satışını vilayette yapar ve akşama gelirdi. Akşama renkli kalemler gelecek demekti. Elif gün boyu dersleriyle uğraştı. Resim çizdi. Kitap okudu. Öğleden sonra kalemleri beklemeye başladı. Kardeşi geçen yılki olaydan sonra onu rahatsız edemiyordu.
Elif’in kulağı çınladı. Kalemler dalgalar arasından kıyıya çıkmak üzere, dedi. Hayalleri gerçek bir duyguya erişecekti. Babasının sesini duyduğunda kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Çizimi bırakıp mutfağa koştu.
Babası: “Bir demet renkli kalem,” dedi.
Elif sessizce “boya kalemi,” dedi. Kalem demetini aldı. Kardeşine koştu ve sana da boya yaptıracağım. Yalnız kırmak kesmek yok, dedi. Babası seslendi Elif kızım bu kadar renkli kalemleri ne yapacaksın. Babasına hepsi işe yarayacak, dedi.
Kalemleri çantasına koydu ve yemek için masaya geçti. Yemekte, “Kızım doktor olacak,” sözleri babaya aitti. Elif ters ters baktı. Konuşmalar kesildi, çünkü dışarıdan bir ses duydular. Annesini çağırıyorlardı.
Babası kalktı ve balıkla ilgili malzemelerini düzenlemeye başladı. Elif renkli kalemlerine gitti. Çantasını aldı ve kırmızı kalemini açtı. Ağzı açık kaldı, çünkü ucu karakalemdi. Hemen mor kalemi açtı ve o da kara kalemdi.
Renkli kalemleri kavradığı gibi babasına koştu ve kapıda balık malzemeleriyle uğraşan babasının önüne kalemleri attı. Bunların neresi renkli kalem, dedi.
Babası baktı; “dışı renkli,” dedi. Elif ağlayarak, “renkli boya kalem istemiştim,” deyince babası, renkli boya kalemi olsun, demedin ki, dedi.
Hasan TANRIVERDİ