Kapının eşiğine oturdu ve bastonuna dayandı. Başını kaldırdı ve ay ışığı sönmeden, çalışmaya başlardık. Küçük yaştan beridir, ay doğduğunda evine girer ve ay sönmeden dışarı çıkardı. Bu olayları takip eder ve çevreyle bağını kurardı.
Sabahın seherinde dışarı çıkan, dedeyle karşılaşırdı. Bugün küçük torunu ilk önce dışarı çıkmıştı. Dedesine, ayın sönmesini izliyorsun herhalde gözlerin nemli. Dede niçin dışarı çıktın? Diye sordu. Torunum dışarı çıktın ve gelmedin, diye ben de dışarı çıktım, dedi.
Dede belli ki uyuklamış, gözleri kapanmıştı.
Dede, ayın sönmesi hüzünlenmeme neden olur. Çocukluğuma döner ve o günleri yaşarım. Ayın sönmesiyle birlikte, mavi ve parlak bir gökyüzünü beklerim. Ayın sönmesine kadar ay ışığının aydınlığından, güneşin doğuşundan sonra da ışınların aydınlığında, çalışmayı sürdürürdük.
Bu sayede günümüz uzar, işlerimizi daha rahat başarırdık. Kuşluktan sonra ışınların yakıcı etkisinde kalmak istemezdik, dedi.
Bugün de “Ay” denildiğinde sabahın çalışma saatimizi biliyorum. Çocukluğa dönmem ay ışığının aydınlığı, demektir. Onun için ay ışığını her zaman sevmişimdir. O yıllarda kimseye avuç açmamak için çalışırdık. Savaştan çıkmış dünyanın zor şartlarında Ülke olarak geçimimizi sağladık. İşte ay ışığından yararlandık. Patikadan bahçeye ve okula gitmeyi bildik. Onun için geçmişte yaşıyorum.
Gök yüzünün maviliğinde ayla birlikte yıldızları izlerdim. Dizilmişlerdi bir ip üzerine, küme kümeydiler.
Dede kalktı ve bahçeye yöneldi. Gücü yetse, yapılacak çok iş vardı. Kime bir şey söyleyebilirdi. Herkesin işi kendine göreydi. Bahçeyi ikinci hatta üçüncü iş olarak görüyorlardı. Bahçeyi böyle geri plana atarsan verim alamazsın.
Mahalleden gelen köpek sesine dikkat kesildi. İneklerin zil sesini de duydu. Hayvanları bırakın, sabahın serininde varsın otlasınlar, dedi.
Patikanın kenarındaki taşa yaslandı. Çayır kokusuna erken değil mi? diye kendine sordu. Kısa sürede tekrar büyüyecek, dedi.
Dedenin yanına gelen küçük torununa, erken mi? kalktın, dedi. Torunu dedesine cevap vermeden, üşümedin mi? diye sordu. Dedesi üşümedim. Ayı izlerken senin yaşına döndüm, dedi. Dedesine bu defa, yaşımın önemi var mı? diye sordu.
Dede bastonunu yere vurdu, “Hem de çok,” dedi. Günün uzamasını, zamandan kazanılmasını böylece işlerin yürütülmesini istiyorsan, erken kalkacaksın. Toprağı işlemekle verimliliği artıracak bu şekilde üretimini daha iyi başaracaksın.
İşleyen demir pas tutmaz misali, çalışan vücut dinç kalacaktır. Kendi işini görecek ve kimseye el açmayacaksın.
Ülke çapında Millet olarak çalışırsak, kendimize yeterli oluruz.
Hasan TANRIVERDİ