Yaz ayları geride kaldı. İnsanlar artık kendi yerleşik düzenlerine geçtiler. Okullar açıldı, yıllık izinde ve tatilde olanlar “doyduğu” yere döndü. Ve önceki hayatları ne ise bir sene daha yaşlanmış vaziyette kaldıkları yerden hayata tutunma mücadelesine başladılar.
Konuyu uzatmadan ki daha sonra bu konu daha ayrıntılı olarak karşınıza gelecektir.
Kültürel maksatlı seyahatlerimiz dâhilinde yolumuz, planımız gereği Trabzon iline düştü. Trabzon merkez dâhil 18 ilçeden meydana gelmiş bir ilimiz. Bu ilin tamamını gezip görmek; mümkün olduğu kadar vatandaşlarla sohbet etmek ve bazı bilgileri tarihe havale etmek gibi bir niyetle yola çıktık.
Ünye ile Trabzon arası epey bir mesafe olduğu için bir mola yeri seçtik. O yer de ilk görev yerim olan Tirebolu oldu.
Günlerden salıydı ve ben Cuma günü geri döneceğim için, cuma gecesi orada kalacağımı söyledim. Daha önceki idareci Recep Can başka bir yere görevlendirilmiş yerine ise Bekir Kır Beyefendi getirilmişti. Bekir Hoca ile tanıştık, kaynaştık, yerimizi ayırtıp seyahatimize devam ettik. Tabii Öğretmenevi personellerinden Mesut Kılıçsaymaz yardımcı oldu. Kendisi işini dürüst yapan ehil biriydi ve samimi bir şahsiyetti.
Artık adı geçen yerlere gidilmek üzere hareket etmenin zamanı gelmişti. İlk durak Trabzon’un Beşikdüzü ilçesi oldu. Orada bize Öğretmenevi Müdürü Erhan Güney yardımcı oldu. Programım hakkında sohbet ettik ve ondan da bazı bilgiler edindim. Daha sonra Beşikdüzü Öğretmen Lisesinde tanıdığım Okul Müdürü Mehmet Halıcı ile Rehber Öğretmen Salih Başsoy’u ziyaret ettim.
Yolcu yolunda gerek misali oradan da ayrıldık. Beşikdüzü’nün komşusu olan Şalpazarı ilçesine vardığımda meslekten ve gazeteden dostum Seyfi Günaçtı’yı arayıp ona memleketinden selam gönderdim. Bize rehber olan Mustafa Yanık Beyin ismini de Seyfi Hocadan öğrendim. Mustafa Yanık ile sohbetin ardından ilçeyi gezmek için dışarı çıktım. Teferruatı sonradan geleceği için şimdilik kaydıyla buraları atlıyorum.
Bu gezinin ardından ne kadar yazı yazılır bilmem ama eski pehlivan tefrikalarından hiç de aşağı kalacağını sanmıyorum. Gazetede en az iki seneye yakın bir zaman dilimini işgal edecek olsa da biz ehemmi mühime tercih ederek bazı yazıları kitap için geriye bırakacağız.
Tonya’da Abdullah Çolak bize ilçesi hakkında açıklamalarda bulundu. Akçaabat ilçesinde, haber vermeden ikinci defa ziyaretine gittiğimde yine toplantı gününe rastladığım için Abdullah Gülay Beyefendi ile karşılaşamadık. Ancak, Düzköy ilçesine doğru hareket ettiğimizde tesadüfen durduğum bir fırın önünden fotoğraf çektirirken “Bura fotoğraf çekmek ücretli” sesini duyduğumda “Öyleyse ekmeğin ücreti ile birlikte ödeyeyim” dedim. Bunu söyleyen kardeşimiz aslında bir öğretmen olmasına rağmen fırın işletiyor. Fırıncılık yapan Muhammet Koç kardeşimizle biraz sohbet edip yola devam ettik. Ayrıca ondan da istifade ettiğimi belirtmek isterim.
Çarşıbaşı ilçesi şehrin müktesebatına uygun olmayan güzellikte geçti. Küçük ilçe çok şey gördüm. Bize yardımcı olan; Nevzat Kotbaş, Hakan Akyazı ve Halil Saka’ya teşekkür ediyorum. Halil Saka bir işletmeci ve “keşan” adı verilen yöresel kıyafetleri üreten iş yeri var. Hakan Akyazı ise bu hususta oldukça yardımcı oldu. İlerleyen zamanlarda mevzuya yine döneceğim.
Arsin Öğretmenevinde konaklama için yardımcı olan ve özür dileyerek soy ismini unuttuğum Leylâ Hanım ile Arsin konulu sohbetimiz oldu.
Sürmene için şimdilik İzzet Baba sofrası sahibini zikretmek isterim. Daha sonra Sürmene cephesi de anlatılacaktır. Köprübaşı için söylenecek çok şey var. İpucu olarak Recep Yazıcıoğlu ve Adnan Kahveci şimdilik burada dursun. Ayrıca Köprübaşı ÇPL ziyaretimde herkes okuldan dağılırken uğradığım için isimlerini bilemediğim kimselerle kısa sohbetimiz oldu. Kısmetse yine gideriz.
Hayrat’ta Edebiyat Öğretmeni Hasan Bayram, Çaykara’da ÇPL’de Okul Müdürü Arif Sami Öztürk’e teşekkür ederim. Düzköy ilçesinde olayları fıkralara dönüştürerek yazan Ali Dülger ise ayrıcalıklı bir şahsiyetti.
Ve en güzel geçen yerlerden biri de şüphesiz Dernek Pazarı ilçesi oldu. Dernekpazarı ilçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Fikret Yılmaz bizi Dernekpazarı Hasan Cansız Kom Anadolu Lisesinde ziyaret etti. Aynı okulun Müdür yardımcıları Behiye Balcı Hanımefendi ve Remziye Çelik Hanımefendi misafirperverliği de takdire şayandı. Kahvenin tadını hala hissediyorum. Yolum bir daha yakınlarına düşerse ve nasip olursa yine gitmeyi düşünüyorum.
Dibace dedik ama yazı çok uzadı. Aslı ne kadar yer tutar bilinmez. Yukarıda sadece isim zikretmek için yazılmış bir yazı var. İlçeler sırasıyla kaleme özel olarak alınacaktır. Şimdilik sürçü kalem ettikse affola.