Bin bir umutla gelir hasta hekimine. Bir an hayatla ölüm arasında hisseder kendini. Ve bir şekilde bir hekimin karşısında bulur kendini. Hani “Aman doktor derdime bir çare” diye türkülere de geçmiş sözü özünden söyler.
Birçoğu kimseye anlatamadığı derdini bile anlatır hekime. Mesele candır ve alameti nefes alıp vermektir.
Günlerden bir gün eşim biraz hüzünlüydü. Sordum “Ne oldu” diye. Cevap ; “Bugün Yasemin Hanımla görüştüm. Hafta sonun nasıl geçti diye sordum. Bir hastasının daha iyileşmediği için üzgün olduğunu söyledi” dedi.
Yasemin Hanım, yani Yasemin Turgut; Samsun ATASAM Hastanesi hekimlerinden biri. Kadınca bir muhabbetin ardından bir hastası için üzüldüğünü söylemiş. Tedavi gören hasta tahmin edilen süreden çok az bir süre sonra sağlığına kavuşmuş. İşte o geçen “Bir az” olan vakit bile Yasemin Hanımı üzmüş.
Bu durumu öğrenince emekli bir öğretmen olarak görevdeyken sık yaşadığım bazı durumları hatırladım. Öğrenci verilen ödevi ya yapamaz ya da kaynağını bulamaz ve mahcup bir vaziyette okula gelir. Onun üzüntüsünü gören öğretmen gayretini de göz önüne alarak öğrencisi adına üzülür. Bir hekimin hastası tahmin edilen süre içinde iyileşmemesine üzülen doktorun varlığı beni de hislendirmişti.
O an anladım ki Yasemin Hanım hastasına bir hekimden öte; bir ana, bir kardeş gibi müdahale ediyor derdini dinlediği hastasını muayene ederken onlara şefkat ile dokunuyor olmalıydı. Okşarcasına veya onları teselli edercesine…
Birkaç kere benim de muayene için uğradığım Yasemin Hanım hakikaten anlatıldığı gibiydi. Daha derdinizi anlatmadan bir çare bulacağınızdan emin gibi hissederdiniz. O zaman anladım hastanelerde “Bu hastanede hekiminiz seçebilirsiniz” yazısının ne işe yaradığını. Hekimin teşhisinden daha önemlisi ona duyulan güven olduğunu Yasemin Turgut Hanımefendiyi tanıdıktan sonra daha iyi anlamış oldum.
Tıp ilminin günbegün ilerlemesi bir yana, hekimlerin de hastalara güven vermesinin ne kadar önemli olduğu gün gibi aşikâr. İnsan hastalığının iyileşeceğine önce kendi inanmalı, sonra hekimine güvenmeli, daha sonra verilen tedavi harfiyen uygulanmalı ve sonra durum değerlendirilmeli.
Yasemin Hocanın hassas gönlü; onu zaten çare aramak için yanına gelmiş olan tıbbi anlamda hastalarına daha teşhis koymadan iyileştirmesine yardımcı olmakta ve daha sonra tıbbi gereklilikler yerine getirilmektedir.
Bizim böyle güler yüzlü, hassas; hastalarının derdini kendi derdi gibi hisseden hekimlere ihtiyaç var. Aslında cemiyetimizin böyle insanlara ihtiyacı var. Bazen ilaçların yapamadığı tesiri bir tebessüm yapabiliyor.
Şu ana kadar bir tebessümün farmakolojik yapısını veya terkibini açıklayabilecek bir bilgi keşfedilmedi.
İlaçlar mı?
Onlar günde şu kadar aç veya tok karna alınınca fayda umuluyor. Faydası da oluyor çoğunlukla.
Ancak şairin:
Doktor, benim derdim bambaşka bir dert
Ağrıyan yerimi sorma boşuna.
Yazdığın reçete değer mi zahmet?
Kâğıtla kalemi yorma boşuna.
Mısraları tıp ilminin dışında olan bir haldir ki onun tahlil, röntgen, reçete ve ilaçla bir ilgisi yoktur.
Yasemin Turgut Hanımefendiye bundan sonraki mesleki ve hususi hayatında sağlıklı ve huzurlu günler dilerim