Amerikalı sinema sanatçısı R. Gere, bir gazete ilanıyla başvurduğu Hollywood’dan yanıt gelmeyince stüdyoya gider. Neden aday dahi görmediklerine karşı ilginç bir yanıt alır:
” Çünkü sizin saçlarınız beyaz ve yaşlı görünüyorsunuz. Bu rolü genç bir aktörün oynaması gerekiyor.”
R. Gere’nin o dakika verdiği yanıt onu şöhret basamaklarını tırmanmasına yetmişti. Yanıtı şöyleydi:
” Bir evin çatısı karlı, diye o evde ateş yanmıyor anlamına gelmez!”
Fransız sinema sanatçısı Alain Delon ise tam tersini düşünmüş olmalıydı ki bir basın açıklamasında bizi şaşırtmıştı:
‘Yaşlanmak berbat!’ diyerek ötanazi ile hayatına son vermek istemişti.
Bir dostum yaşlı bireyleri, “kestane kabuğuna” çocukları da “kestane içine” benzetmişti. Gözlerimdeki şaşkınlığın yanıt aradığını görünce gülümsemişti.
” Kestanenin içi kabuğundan ayrılınca tekrar kabuğuna döndüğünü gören var mı?”
Başımı ” hayır” anlamında sallayınca sözünü tamamladı:
” Ve kestane kabuğu atılır. İşte yaşlılar da elden ayaktan düşünce tıpkı kestane kabuğu gibi aynı akibeti yaşarlar.”
Acı ama gerçekti söyledikleri.
Bu konuda anlamlı bir anım da aklıma gelmişken şuraya iliştireyim.
Yıl 2010 Bursa Kitap Fuarında Muzaffer İzgü hocamla söyleşiyorduk. Sözün arasında alnı kırışmıştı. Sordum nedenini:
” Ne oldu hocam?”
” Tekrar görüşürüz, dedin ya. Belki göremezsin beni. ”
Bu kez benim kaşlarım yay gibi alnımın yukarısına doğru gerilmişti.
” Aa, o nasıl söz hocam?!”
” Eh yaşlılık hali.”
” Kaç yaşındasınız ki daha?”
” 72…”
Onun masum ve tedirgin bakışlarına umutlu sözcükler söyleme telaşıyla gülümsemiştim .
” Hocam durun daha yaşlı sınıfına girmeniz için 3 yıl daha gerek. Siz şu an orta yaştasınız. ”
Meraklanmıştı. Yüzü ışımıştı eşzamanda:
” Biraz açıklar mısın konuyu?”
” Tabi ki…WHO’nun bilim teknikte açıklamasına göre orta yaş 45-75 yaş. Eğer 75 yaşından bir gün alırsanız, bu verilere göre “yaşlılar grubuna” dahil olacaksınız, demektir.
Çocukların masalcı babası çok mutlu olmuştu. Yüksek sesle gülümsemiş:
” Ah bu çok güzel geldi bana. Desene daha ölmeme üç yıl daha var. Teşekkür ederim Emine’ciğim…”
.
Hayatımızın bu evresinde Alein Delon, Muzaffer İzgü gibi ölüm için değil de yaşamak için yapabileceklerimiz bizim elimizde olmalıdır.
Örneğin; sadece kaybettiğimiz yetilerimiz ve hastane koridorlarından ibaret olmamalıdır. Hayatımızın bu evresini yaşamaya değer kılan ve kontrolüne sahip olduğumuz şeylere odaklanmakla bu süreci diğer tüm süreçler gibi insan yaşamının bir bölümü olarak görebiliriz.
Böylece duygularımız üzerinde daha olumlu etkiye sahip olacağız.
Nasıl mı?
Örneğin; kültür gezilerine katılmak, yürüyüş, spor, sevdiğiniz aktivitelere katılmak, hobiler edinmek, gruplara katılıp yeni arkadaşlar edinmek, vs…
Ruhsal ve fiziksel sağlığımız üzerindeki etkisini belirlemede olumlu etkileri gözlenmektedir.
Aynalara bakıp her gün kırışıklara bakarak yaşlılık sendromuna kapılmadan da bu süreçte baş edebiliriz.
Baktınız olmuyor.
Baktınız imkanlarımız buna izin vermiyor.
İşlevsiz, yalnız ve çaresizsiniz psikoterapi desteği almak ruh sağlığınız açısından oldukça önemlidir.
Akıl vermek kolay değil mi?
Merak etmeyin bu yazıyı yazarken dahi ben de düşünüyorum. Eğer Yaratıcı izin verirse bana “yaşlı ” denilmesi için daha önümde koca bir 15 yılım var. Yıllarımı iyi değerlendirmeliyim, diye düşünüyorum.
Günlük fiziksel aktivitelerini yaptıktan sonra hobilerime zaman ayırıyorum.
Sanat dalından resim, prografi, dekoratif ahşap el sanatlarını hobi edindim. Eserlerimi atölyede üretip küçük bir dükkanda insanların beğenilerine sunup para da kazanıyorum.
Artıyorsa zamanım, yeni hikayeler, şiirler ve yazılarımı yazıyorum.
Gruplara katılıp yürüyüş ve piknikler katılıyorum. Yeni arkadaşlar ediniyorum.
Kısacası hayatıma renk katan ve beni her ne mutlu ediyorsa onu yaşıyorum.
Enerji emicilerinden uzak durmaya çalışıyorum.
Zamanı öldürmeden yaşamakla mutluluk biriktiriyorum.
Tabi geçmiş yıllarımı çok sorgulamadan. O yılları övüp şimdiki yılları kötülemeden yaşamak en doğrusu…
Çünkü o yıllarımda acı ve hüzünlü mezarlıklarım bulunuyor…
Sözün özü:
Kendimizi, kendimizle zaman geçirmeyi yalnızlık saymayacağımız şekilde yaşamamız ve hoş geçirmemiz gerekiyor.
Ehh, geldik yazının finaline…
Bugün Dünya Yaşlılar Günüymüş.
Yaşlılar gününüz kutlu olsun.
Emine Pişiren/ Akçay