Sebzeye ayırdığı toprağın büyük kesimi domates içindi. Pazarda yüksek fiyatta satılması köydeki aile içi üreticiyi üzüyordu.
Duygusallığını esas alıp domatesi fazla yetiştirecekti. Pazardan aldığı fidanlar yetişkindi. Fidanları diktikten sonra yüzü güldü. Toprağı kaplaması çok hoşuna gitmiş ve elde ettiği domateslerini, pazarda ucuz olarak tüketecekti.
Domates fidanlarının yanından ayrılmıyor, hiçbir canlıyı bahçeye sokmuyordu. Ziraat mühendislerinden öğrendiği tüm bilgileri aynen uyguluyordu. Ayıklama, gübre atımı ve sık olan filizleri alma gibi işlemleri zamanında yapıyordu.
Domates fidanları gelişkin büyüyordu. Çalışmalardan ziraat mühendisleri de memnundu. Yüzler gülüyordu. Fidanlar almış başını gidiyordu. İyice dallanmışlardı. Onları kazıklara bağlama işlemini düzenli şekilde yaptı.
Köyde domates bahçesini görmek isteyenler de oldu. Özellikle bu konuda tecrübeli olanlar vardı. Bunlardan da bilgi almayı düşündü, içine bir kurt düşmüştü. Çünkü bu kadar dallanıp çiçeklendikten sonra domatesin oluşmaması ilginçti.
Bahçesine ilaç türü hiçbir şey atmıyordu. Pazarda seracılık yapan arkadaşıyla buluştu. Ondan da birtakım bilgiler aldı. Özellikle fidanların İsrail tohumunun ikinci yılı ise domates olmayacaktır. Bu söz üzerine domates ideali ve sevgisi yıkıldı.
Gözleri kızarmış, elleri yarılmış halde pazara gitti. Pazara gelen köylülerin ve bir de seradakilerin domateslerine baktı. Aradaki farkı sormak istemedi. İkisinden de satın aldı ve lezzetlerini inceledi. Köylülerin ata tohumundan olan domateslerin çok daha lezzetli olduğuna tanık oldu.
Kaynak suyundan suladı, tırnaklarıyla eşeledi ama ikinci el İsrail tohumu verimsizdi. Ayrıca ilaç atmamıştı. Domates bahçesini söktü. Yeniden köylülerden ata fidanları satın aldı ve çalışmaya yeniden başladı.
Fidanlar gelişkin büyümedi fakat kısa zamanda çiçeklendi ve domates vermeye başladı.
Domateslerini pazara götürdü. İsteyene ilaçsız ve GDO olmayan dedi. Lezzetliydi. Domateslerini almak isteyenlere dağıttı. Bir ekmek parası dahi almayacağım, dedi.
Çünkü ekmek yerine un alacaktı. Un nasıl bir buğdaydan elde edilmişti. Onu sorguladı ve buğdayın da hibrit olduğunu biliyordu.
İnsanımızı ilaçlı besinlerle zehirliyorlar, farkında değiliz. Fakat anlamadığım, mühendislerin bu olayı hiç bilmiyor gibi davranmaları. Yazık oluyor insanımıza. Ata tohumunu geliştirmeli ve ekimini sağlamalıyız.
Acıklı bir olayın çaresini başka bir acıklı olayla kapatmamalıyız.
Hasan TANRIVERDİ