Sanırım şuna hep birlikte inanıyoruz: Bu çocuklar bize Yüce Allah’ın emaneti; onları koruyup kullamak vatana ve memlekete hayırlı bir evlat yetiştirmek hepimizin Aslı bir görevi; Onları kaybedersek geleceğimizi kaybederiz bunu da biliyoruz. Başına bir iş geldiğinde yada kötü bir alışkanlık kazandığında yanıp tutuşacak, feryat fiğan edecek olan da yine biz olacağız!…
Geçtiğimiz cuma günü cuma sonrası ekmek almak üzere mahalle bakkalına uğradım. Bir okulumuza yakın bir bakkal? İşin garibi gördüğüm manzara beni korkuttu? Kızlı erkekli kalabalık bir öğrenci gurubu öğle arası bir şeyler almış atıştırıyor. Beni üzen konu: Gencecik taze fidanların ellerinde siğara güle oynaya ciğara tüttürüyorlar. Çoğunluğu da henüz 13-14-15 yaşlarındaki kız ve erkek öğrenciler. Belli ki birilerine özenti ile masum ciğardan başlamışlar bu işe…?
Diyeceksiniz ki: Canım ne var bunda herkes içiyor bu sigarayı ve gençlik, ergenlik dönemi olur böyle şeyler takmamak gerek? Yok öyle kazın ayağı bu kadar uzun değil ve saldım çayıra Mevlam kayıra ile de bu görev yerine getirilmiş olmaz, olamaz!
Bu çocuklar ergenlik döneminde kazandığı kötü ve çirkin alışkanlıkları mezara kadar devam ettirirler. O masum ciğara kötülüklerin anasıdır!.. Arkadaş hatırı ile, özenti ile ya da ben büyüdüm havası ile başlar ama ölünceye kadar size eşlik eder ve hain bir arkadaş olur!…
Allah korusun devamı da gelir. Uyuşturucu ve haplar devreye girer. O kötü alışkanlıklarla masum kılığa girip çocuklarınızı zehirlerler. Kötü niyetli ve madde bağımlılarının arayıp da bulamadığı ortamlardır bu görüntüler: Onun için hayıflandım, onun için üzüldüm, onun için endişelendim. Bunun sonucu hiç hoş değil ve kötü dostlara kapı aralar… Minicik ellerine bile yakışmayan o siğaralar kötü alışkanlıklara maalesef yol açar…
İstatistikler bunu gösteriyor: Uyuşturucu ve hapların arkadaşlık çevresinde başlayıp büyüdüğünü…. Ve sonunun Allah korusun madde bağımlılığına dönüşüp çocuklarımızı kaybettiğimizi gösteriyor! Aman dikkat aman dikkat! Anne ve babalar yarın dizimizi dövüp ağlamamak için bugün çocuklarımıza sahip çıkma dönemidir!….?…
Ben müdahale edemezdim çünkü: “Amca git işine bak” derlerdi!.. Öğretmenleri de müdahale edemez iyi biliyorum: Okul önü değil, malum bir de çağdaş velilerimiz var, “sen benim çocuğuma karışamazsın” diyecek hatta bi de şikayet edeceklerdir öğretmenleri? Öğretmenlik günlerimden biliyorum!..
Öğretmen de okul Müdürü de takip edecek elbet; ama en önemli görev aileye ebeveyne düşüyor. Bu yaşta, bu çağda bir çoban gibi onları takip etmek; Arkadaş olmak, ilgilenmek, sevdiğini belli ermek, arkadaşlarını takip etmek. Çantasını elbisesini kontrol etmek, kötü ve çirkin alışkanlığa başlamadan müdahale etmek, bunların zararlarını anlatmak ve onların yanında içmemek oldukça önemlidir.
Unutmayınız ki: bu dönemde onlara sahip çıkmaz iseniz onları kaybedersiniz, elinizden uçup giderler; hem siz kaybedersiniz hem de bu ülke kaybeder. Onlar bizim geleceğimiz, onlar yarınlarımızın umudu ve teminatıdır. Ve hiç şüphesiz ki: Onlar bize hem Yüce Allah’ın hem de devletimizin emanetidir. Büyük yanğınlar da küçük çınğılardan çıkar ve çeyreyi- koca ormanı yakıp kül eder!.. Her anne ve baba bir öğretmen kadar rehberlik bilgisini öğrenmeli ve çoğunun eğitimine- yetişmesine katkı sağlamalıdır