Hayatı çeşitli yönleriyle tanımalı ve tanırken algıladığın ölçüde, düzene uymalısın. Böylece hayatın içinde kalabilmeyi başarırsın. Hayatı tüm yönleriyle irdelemeyi başaramayacağına göre, beden ve ruh sağlığının doğrultusunda yaşantını devam ettirmelisin.
Yaşantını olumlu yönde düzenlemeli ve değişik konuları mantık ölçüsünde yorumlamalısın. Yanlışlık da yapsan, olayı kendine göre kurgulayıp yaşantına uyarlamalısın. Uyarlama olayında başlayan bir sıkıntı, çileye dönüşürse, karşına çıkacaklara da açık olmalısın. Burada çilenin de çözümsüzlüğü söz konusu olabilir.
Yakınındaki kişileri eğitme şansın olmamışsa, onlarla görüşmene gerek yoktur. Bu konuda senin için söylenecekler önemli değildir.
Hayatı tanımayla ilgili davranışların daha güzel bir toplumsal yaşantının olmasını arzularken, karşılaştığın sıkıntıya bakar mısın? Niçin böyle bir sıkıntı diye düşünmek gerek. Sıkıntıları gidermek, hayatı tanımayla eşdeğerse, çalışmanı ona göre sürdürürken, kişilerle aynı ortamda olacağını unutmamalısın.
Yanlışlık bu noktada başlıyor. Çünkü birlikte olduğun kişiler, yakının da olabilir. Fakat hayatı çeşitli yönleriyle tanımamışsa, senin sıkıntını çileye dönüştürebilir. İnsanın çilesi karşındakinin, kişiliğinin kabullendiği kadar değer vermezsen, daha da katlanır ve içinden çıkılamaz hal alır. Onun için kişiye size nasıl yardımcı olabilirim? diye sormazsan, çile katlanmaz. En azından kaygı duymazsın. Çünkü kaygıların güçsüzlüğünü ortaya çıkarır. Güçlüyüm diyorsun fakat bir olay karşısında, kabuğuna çekiliyorsun. Karabatak gibi, kanatlarını kapatıp güvenli bir yer arıyorsun.
İnsanın kişilerle meşgul olma durumuna düşmemesi gerekir. Çünkü bir olaya bakabilmek kısa zaman konusudur. Kişiliğin gerçekleri kabullenişine ve olayları değerlendirmesine göre, onlarla görüşmen sonuç verecektir. Aksi halde gerçekleri de söylesen, sana kızacaklardır. Kolaylıkla anlaşman mümkün olmayacaktır.
Kendini yetiştirip başarılı olmak gibi, kaygıyı bir kenara itmiş olan bir insana seviyenin üzerinde vereceğin bir bilgiyi algılayamayacağı için bilmesine gerek yoktur.
Hayat tanınmaya değer. Yolu ise gerçekleri bilmekten geçer. Hayatın gerçeği, önemli sorunları da önümüze getirir. Bu sorunlar bilinmelidir ki zihnimizi de meşgul eder. İçimiz gerçeklerle yoğrulurken, bilgiyi de ortaya koymak isteriz. Bu durum, bir problem olarak da görülebilir.
Hayatın gerçeğini ortaya koymak, bir yanılgıdan da kaynaklanabilir. Yanılgını gerçek sanmış olabilirsin. Bu şekilde anlarsan gerçeğe ulaşmaya çalışırsın. Onun için hayatın gerçeğine de kuşku duyarak yaklaşmak gerekir.
Çoğu zaman kişilerin yaşantılarında, problem vardır. Çözüm önerin yaşantılarına veya algı kapasitelerin uygun olmalıdır. Üst bir kapasiteye uygunlukta çözmeye kalkarsan kişi hiçbir şey anlamaz. Anlamadığı için yapacağı şey kolaya kaçıp seni suçlamaktan ibarettir.
Hayata bir başka yönüyle bakar ve kişiye uygun cevaplar verirsen, bu defa da ona benzemiş olursun. Çektiğin sıkıntı ve çile aynen devam eder.
Doktorun verdiği ilaç gibi al ilacı ve ağrın geçsin olmaz.
Muhatap olduğun kişinin, algılaması güçlü ise önce çilen, sonra sıkıntıların gider.
Hasan TANRIVERDİ