Suratından düşen bin parçaydı. Saçları dağılmış, gözleri uykuluydu. Üzerindeki çamuru sildikçe, biraz daha rahat gözüktü. Orman yolundan gelen seslere dikkat kesildi.
Seslerin üzerine yürüdü ve çocuklarla karşılaştı. Çocuklar korku içerisindeydiler.
Ormana kendi başınıza niçin gittiniz. Niçin kimseye sormadınız.
Uyandırmak istemedik.
Niçin döndünüz, ya bir şey olsaydı. Ayı karşınıza çıksa ve kovalasaydı.
Suyun aşağısındaki fidanlıktan yaban karayemişine geçecektik. Bir ses duyduk ve kaçtık.
Kafanıza göre karayemişe gitmeyin. Çünkü meyveyi ayılar da seviyor. Ayı yavrulu olur size saldırıp parçalar. Yarın hava iyi olursa, birlikte güneye karayemişe gideriz.
Obaya geldiğinde canı sıkılıyordu. Çelişkili bir hayatı vardı. Kalbim sıkışıyor diyordu. Şehirde memur olarak görev yapıyordu. İnsanlar bakar kör olmuştu. Ümitsizlik yüreklerine işlemişti. Gittikçe toplumdan uzaklaşıyorlardı. Köy ve yaşantısıyla ilgileri kalmamıştı. Kaç yıllık memurdu hâlâ köy ile şehir arasında tercih yapamıyordu.
Mendireğe yaklaşan kayığa atladı ve ufka doğru yol aldı. Uyandırıldığında kenara yaklaşmış ve kayıktakiler dalgalardan habersiz gülüp oynuyorlardı. Uyandırıldığında oh be rüyaymış dedi.
Güneş yükseldiğinde ormana girdiler. Sesi güzel olan türkü söyleyecekti. Türkü söylemeye başlayan Türkay, ufak tefekti ama sesi gür çıkıyordu. Ormanı inletiyorlardı. O kadar ses yabani kalmayacağını çocuklarda anladılar.
Memur ağabeyi karayemişi kıralım, torbası olan doldursun. Fakat yıkamadan yemeyelim. Güneyin yabani karayemişi de çok tatlıydı. Acele etmelerini söyleyen ağabey hemen gidelim dedi.
Kara yemişi tutabildikleri kadar aldılar ve yola çıktılar. Çocuklar sakın yemeyin, obada yıkayıp yiyeceğiz çürük olur zehirleniriz.
Düşünülen ve hissedilen çatışır fakat akıl kazanır. Erken dönmeyi akıl etmişlerdi. Çünkü, hava birden bozmuştu. Yabani karayemişleri güzelce yıkadılar ve obada herkesi çağırdılar. Gelemeyenin payını ayırdılar.
Böylece obada karayemiş şenliği yaşanmış oldu. Bir hafta önce de mantar şenliği yapılmıştı. Birkaç gün sonra da mantara tekrar gidilecekti.
Yediğimiz yeri temizledik ve çöpleri çöplüğe attık.
Her yeri yaşanılır kılmamız gerekir.