Sazının her telinden, “Bir sen varsın içimde, bir de senden kalanlar,” nağmesi çıkıyordu. Sazı inliyor ve de inletiyordu.
Penayı her vurduğunda, “İçimdesin, içimde kal,” diyordu. Dertliydi sazı söyleten ve telleri titreştiren. Sazının içini ve dışının cilasını dert sarmıştı. Dertli, “Bir sen sevgisi çemberindeyim,” diyordu.
Dertli, genelde okulun bahçesinde, sazını dile getirirdi. Penayı parmakları arasına aldığına sazının telleri kendiliğinden titrerdi. İçi elvermediğinde, sazına kadife örtüyü takar ve sınıfa geçerdi.
Arkadaşları “Aşık Dertli” diyorlardı, ders saatleri dışında nağmeleri konuşurdu. Öğle tatilinde ise mikrofondan, öğrencilere dinlettirirdi. Dertlinin sesi de sazı gibi titriyordu. Aralarında öyle bir uyum vardı.
“Bir sen varsın içimde bir de senden kalanlar,” dediğinde sevgi ateşi saman alevi gibi parlıyordu. Parlama ile inleyen nağmeler ruhumuzu sarıyordu. Hayal mi yoksa gerçek miydi? Yaşananlar. Okulun bahçesinde dertli dinlenir ve sessiz adımlarla yürünürdü. Öyle bir hayale dalınırdı ki yemek unutulurdu.
Dertlinin, “Sevinç ve neşem sensin,” dediğinde başka güzellikler akla gelmezdi. Öyle ki, zilin sesiyle hayallerden kopup gerçeğe dönerdik. Bilim adamı gibi. Bilim adamı deney yaparken, yemeğini unuturmuş. Dertlinin sazı öğrencileri banklara sabitlerdi. Çünkü Dertli, nağmelerini okumuyor sanki sesi, yüreğinden çıkan mavi alevdi. Elimde değil diyordu, “Sazımın telleri titrer, ben ağlarım. Büyük babam gibi. O da ömür boyu hissettiği gibi yaşamış ve yeri gelmiş ağlamıştır,” derdi.
Dertli, ben de yeni başladım diyordu. Yeni başlamıştı ama gençlerin yüreğini oymuş ve oraya nağmelerle ilgili anıları yerleştirmişti.
Bugün de o günlerin, “Bir sen varsın içimde bir de senden kalanlar,” diyebilmeyi ve okulun bahçesinde havuzun yanında dikilmeyi. Titreyen sesiyle Dertliyi dinlemeyi ne çok isterdim. Okul çocukları gibi şen olmayı, korunup kollanmayı ve güven duymayı isterdim. Hayallerden kopmamak, anılarla gülmek ve neşelenmek. Kaygı duymamak, çiçeğin güzelliğinin bir süre sonra meyvede tada dönüşeceğini bilmek. Geleceğin de meyveler gibi tatlı yaşanacağını görmek. Sazın tellerinin titreştiğini ve yüreğin taşıdığı sevgiyle coşmayı hissetmek.
Dertlinin “Senden” kalan anılarına seyahat etmeyi isterim. Okulun önündeki arkadaşların hayallerini ve duygusallığını hâlâ özlerim. Sazın “Bir sen” diye inlemesi hayallerimi süsler. Sabahın ilk ışınlarıyla gülmeyi ve neşeyle dolmayı arzularım. Dertlinin nağmeleri susmasın, anılar tazelenerek birbirine eklensin ve çiçekler en güzel taçlarıyla görüntü versin.
Okulun bahçesinde Dertlinin sazıyla karşılanalım. İçimdeki sızı, acıya dönüştü derken yüreğimiz cızlasın.
Yıllar öncesinden gelen sevgi, Dertlinin sazıyla yıllar sonrasında da devam etsin. Soluklansın sevgiyle ve neşeyle. Gözlerini açsın gençler, sazın hissettiğini hissettikleri gibi anlasın. Yüreğe insin nağmeler ve bellekte yer etsin.
Okul bahçesinde anıları yaşıyoruz, tel örgünün dışına çıkmadan. Sazın nağmesi içimizi titretirken, bir daha gelmeyeceğini bildiğimiz anılarla hayallere dalıyoruz.
Dertlinin anılarını, bugün dahi belleğimizde yaşatıyoruz.