Sahnede boy gösterdiğini zanneden kuklalara, elimde değil üzülüyorum. Çünkü verilen rolleri papağan gibi tekrarlıyorlar. Rolleri gereği, ötmezlerse, konuşma yapmaları ellerinden alınıyor, ekmeklerinden de oluyorlar.
Kuklalar öyle kılık değiştiriyorlar ki, bir dedikleri diğerine uymuyor, onları düşünceleriyle tanımak mümkün olmuyor. Bir defasında ekonomist, diğerinde küreselci ve ahlakı da kimseye bırakmıyorlar. Gerçekten bu kadar güzel rol yaptıklarını dünyanın önde gelen tiyatrocuları bilse hemen ödüle layık görürler. Belki de düşünüyorlardır.
Bazıları ise sahneye çıkmıyor, herhalde bu kadar uyduruk laf etmek, hayalden laf cambazlığı kolay olmasa gerek. Takma sakalıyla rolüne kendini feda eden, bilime felsefeye ve ahlaki konulara ters düşene; nasıl oluyor dediğinde, “Sen ol da konuşma bakalım,” diyor.
Kuklalar yaptıkları rolün toplum tarafından yadırgandığını, üzüntüyle karşılandığını biliyorlar. Açıkçası doğru laf edilmediğini de anlıyorlar ama verilen role de harfiyen uyulması ve tiyatroda oynaması gerektiğine de söz veriyor. Kuklalar mantıklı bir ölçü kullanmadıkları için, karanlığa taş atarcasına davranıyorlar. Sevgi ve neşe genleri olmadığı için, gülmüyor ve neşe içerisinde olamıyorlar.
Yalnız kuklalar ellerinde fener olduğunu sanıyorlar. Fener elde ama fenerin ne zaman ışık vereceğini bilmiyorlar. Onun için karikatür sanatçılarına konu oluyorlar. Başka kişilikleri taklit etmek suretiyle, farklı bir anlam kazandıklarına inanıyorlar.
Kuklalar çanağa dönmüş bir yüz, uzamış burun ve çukura kaçmış bir çift göz taşıyorlar. Duygusuz ve hoşgörüden uzak bir davranış sergiliyorlar. Bazı kuklaların, duygusal ve hissi yanları gelişmediği için, rollerinde daha başarılılar.
Değişime, gelişmeye ve yeniliğe kapalı oldukları için de her rolün, her devrin sahnesinde görev yapan eleman durumundalar.
Kuklalar, eskileri de oynuyorlar. Onun için, izleyenlere pes dedirtiyorlardı. Ne bitkiden anlıyor ne de çiçeğinden. Duydukları bir cümleyi temizlemek için, çamurlu suda çırpınıyorlar. Çamurun kuruduğu yüzde riyakâr gözler, bilinçsizce açılıyordu.
Sahnedeki kuklalar, mevsim değişikliği gibi, yeşilden sarıya, renkliden renksize boy gösteriyordu.