Kainat kitabını oku …der Kur’an .Ruhban olma…eksik ilimli olma…
Kur’an deveyi oku der…
İşte ayet…:”Peki onlar devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bakmazlar mı?(Gaşiye/17) bu ayet bir görev veriyor bize…Esma sudur ediyor…dememizi ister bu ayet bizden….Esmanın suduru ile toprak anne oluyor…Rahman sıfatıdır toprağı anne yapan…o toprak besler ama savaşlar da yaşanır o toprak üzerinde…Hakkedersek…yani Kahrı sudur eder Allahın yani su akan çeşmeden kan akar…su akan derelerden kan akar…
Allahın devesi denilmiş Salih peygamberin devesine…
Salih peygamberin kavmi deve ile geçinirdi…Kamuya ait develer vardı yani vakıf develer… fakirlerin geçimi için vakfedilmiş develer…Bu develere devlet sahib çıkardı…ama zenginler bu develere katkıda bulunmadılar…Hayır için çeşme yapılır …deve beslenir…hayır işlerine katkı devletin ve zenginlerin görevidir…acizlerin elinden yetimlerin elinden tutulmalıdır…
Dişi deve yani çoğalan deve…zenginlerin de bağışlarıyla semut kavminin bu vakıf develerinin sayısı arttığı için dişi deve denilmiş Kur’anda…İşte ayet…:”Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.”(Kamer /27)
Semud kavmi hayrat için ayrılan develeri öldürdüler yani zekatı kaldırdılar hayatlarından çıkardılar ve onları helk ettim der Allah Kur’anında…Stokçular zamcılar …Yetimin sofrasını fakirleştirenler cezasız kalmaz demiş oluyor Kur’an bize Semut kavminin kıssası ile…
Geceyle gündüz arasında ki fark güneştir…bir tek asilik yaparız dünyamız kararır…lambanın düğmesine basma oda kararır…Semud kavmi yetimin sofrasına elini uzattı yetimin sofrasını fakirleştirdi…ve helak oldu…
Ruhbanla mürşid arasında fark yok denecek derecede azdır…Ruhban zina yapmaz ama tembeldir halkının sırtından geçinir…mürşidin evi ise aş evidir…Kiliseyle caminin farkı yoktur bu ufak sandığımız kuyular var fark olarak ama bu kuyular ufak değildir büyük kuyulardır aslında düşen çıkamıyor…Ruhban içki içmez…çok çok güzel kul sanarız onları sarılırız onlara saygı duyarız ama Allah razı değil…işte ayet…:“Ey iman edenler, şurası bir gerçektir ki, Yahudi hahamları ile Hristiyan rahiplerinin bir çoğu insanların mallarını haksız yere yerler ve Allah yolundan saptırırlar. Bir de altın ve gümüşü hazineye doldurup, onları Allah yolunda sarfetmeyenleri bu yüzden acıklı bir azap ile müjdele!”(Tevbe /34)
Stokçular zamcılar yani yetimin sofrasına kuru ekmek girmesin mi…elinizi çekin yetimlerin sofrasından….zengin olmanın da uslubu var…Zengin olun ama yetimi sömürüyorsunuz siz…İşte ayet:“O gün o altın ve gümüşlerin üstü cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak (onlara): ‘İşte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğiniz şeydir. Haydi şimdi tadın bakalım şu biriktirdiğiniz şeyin tadını!’ denilecek.” (Tevbe/34-35)
Evet…ey zamcılar ey stokçular ey müsrifler Allah size mi gönderdi bunca nimeti… sizler ki, altını ve gümüşü kenz yaptınız. Toplayıp sımsıkı sakladınız, tıkız ettiniz… Altın ve gümüşün hakkı, insanlığın faydası açısından yaratılış hikmeti, mübadele vasıtası olmasıdır… yani para olarak alışverişi kolaylaştırması ve Allah’ın kullarının gerçek ihtiyaçlarına harcanmasıdır. işte ayet…: “Sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir nimet, bir devlet ve kuvvet olmamasıdır.” (Haşr/7)
Zamcılar stokçular….İnsanların yani yetimin zararını istiyorsunuz siz…ama o gün , o altınlar ve gümüşler, dolarlar urolar…üzerlerinde yakılacak cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak. İşte bu sizin nefisleriniz, kendi öz canlarınız için sakladıklarınız şeylerdir, şimdi tadınız bakalım şu saklaya geldiğiniz şeylerin tadını, bakınız bakalım tadı nasıl imiş denecek. ..der sizin için… Elmalılı M. H. Yazır, Hak Dini, ilgili ayetlerin tefsirinde…
Semut kavminin hayırlarını vakıflarını hedef alanlar helak oldu…yetimin sofrasına uzanan elleri Allah kırdı…Zamcılar…stokçular Allahtan korkun..ve tevbe edin…