Güzel Ülkem ’de sorun kanunlarda değil uygulamada. Hukuk, yönetmelik, yönergeler ve Avrupa standartlarına entegre olma durumlarını ben; Nasrettin Hoca’nın Türbesi’nin dört bir yanı açık, ancak bu açıklılığın, sınırsızlığın ortasında bir yerde, yalnız kalelerde olan, demir kilitli kapıya benzetiyorum. Trafik kurallarına uymayanlara maliyetli cezalar çıkartılıyor. Mesele ceza çıkartmakta değil. Uygulanabilir olmasını sağlayabilmek. Çoğunlukla Avrupa Birliği standartları referans alınarak taslak olarak hazırlanan standart tasarılar mevcut. Uyum ve uygulama mevzuatının sistemimize entegrasyonu ile ilgili çalışmalar yapılmadan yaptırımlar dayatılıyor. Standardizasyon, akreditasyon ve uygunluk için eğitim, finans ve zaman gerekiyor. Kendi iş dünyamızda yaşadığımız bunlara benzer sıkıntılar var. Fumigasyon işlemleri yapan şirketlerin hepsi Gıda ve Tarım Bakanlığına bağlı Zirai Karantina Müdürlükleriyle iş yapmaktalar. Resmi ruhsatlarını ve onaylarını bu müdürlükten almadan iş yapmaları mümkün değil. Sadece bununla kalsa iyi. Türkiye Sahil ve Hudutlar Sağlık Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı Biyosidal belgesi, Çevre Bakanlığına bağlı bertaraf yetkilendirilmesi, Liman Başkanlığı ve MIP (Mersin Uluslararası Limanı) izin kartları hepsinden tek tek ve tonlarca yönetmelik maddelerini içeren kontrollerden geçip onay almak durumundasınız. Bununla kalmayıp Liman Başkanlığı ve MIP’den her gün her işlem için çok kıymetli olan zamanımızı çarçur ederek mail ve dilekçelerle izin istiyoruz. Sürekli denetim halindesiniz. Devletten resmi onayınızı alıyorsunuz. Devlete verginizi ödüyorsunuz. Personel istihdam ediyorsunuz. Gider kaleminin çoğaldığı, gelir kaleminin enflasyon azizliğine uğradığı dönemde yeterrrrrr diyecek kadar denetleniyorsunuz. Kim kime neden güvenmiyor? Bir ülkede güvenin azalmasından daha büyük bir maliyet olur mu? Hiçbir alanda güvenliği olmayan ülkede kim yaşamak ister. Ekonomik alanda kimse yatırım yapmaz, bu şartlarda yapmak istemez. Sürekli olarak ölçüsüz denetimler, ardından cezalar sarsar. Her sorunu ceza ve aşırı kontrolle çözmeye kalkışmak yanlıştır. Mevzuatlar ve yönetmelikler 21.Yüzyıla göre güncellenmeli. Alt yapımızı oluşturmadan, üste binayı yapmaya çalışıyoruz. Altı sağlam olmayan bina çökmeye mahkûmdur.
Uygulamadaki yanlışlıkları değiştirmek yerine, kanunları değiştirmek yeni sorunlar doğurmakta. Online ve dijitalin hayatımıza girmesini kullanamıyoruz. Basılı formlar yerine elektronik formlar kullanımı, Paylaşacağınız belgeleri, dosyaları basılı olarak değil, dijital olarak paylaşılması kâğıt tüketimini azaltır. Her birey günde bir sayfa kâğıt tasarrufu yaparsa, yılda 40.000 ağacı kurtarılabileceğini biliyor muydunuz?
Binlerce yıl öncesinde ünlü filozof Heraklitos, “Aynı nehirde iki kez yıkanamazsınız; çünkü “her şey akar” diyordu. Bir başka sözünde de “Değişmeyen tek şey değişimdir” diyordu. Hiçbir toplum kendisini değişimin dışında tutamaz. Hükümetlerin aktif veya pasif tutumu, değişimi uyumla yapmaları gelişmenin kaderini tayin eder.
Kurumları ve insanları mevzuat ve yönetmeliklerle boğmayın.Bazı ihlaller ölüm fermanı demek değil…