Aydınlanmanın Yolu Harf Devrimiyle Başladı
Sevgili okurlarım, Harf Devrimin 93. yıl dönümü nedeniyle düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Bugün bundan 93 önce, 1 Kasım 1928 tarihinde TBMM.’ sinin yasalaştırdığı1353 Sayılı Kanunla yeni Türk Harflerini kullanmaya başlamış olduk. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, yazı dilimiz Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleri sonucunda, Latin harflerinin yerini Arap harfleri alarak, devam edip gelmiştir. Ne yazık ki tarihi süreçler döneminde, dille – dinin birbirine karıştırılması, Türk Dilinin gelişmesine ve zenginleşmesine engel olmuştur. Bu durum öyle bir engel ortaya çıkarmıştı ki, okur -yazarlığın azalmasına, cehaletin artmasına da sebep olmuştur. Nedeni, Arap harfleriyle yazım, hiç bir zaman Türk dilinin gereklerine uygun düşmemekteydi. Yazılan herhangi bir metin, kolayca yazılıp okunamıyordu. O nedenle, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” içte ve dışta kendini daha iyi ifade etmesi açısından, “Harf Devrimi’nin” yapılması zorunlu hale getirmişti. Amaç, milletimizin en kısa zamanda okuma ve yazmayı öğrenmesini sağlamak, aynı zamanda, geleceğe yönelik çağdaş ve modern bir toplum oluşturmaktı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, devletimizi bilimsel yapılanmayla hazırlamak ve geleceğe taşımaktı. Bu taşıma fikriyatı içinde, modern eğitim-öğretime kavuşturmaktı. Bu amaçlarla yapılan, Harf Devrimi, yazı dilimizde sorun yaratan, Arap Harflerinin kullanımına son verilmesiyle, dilimizin gelişip zenginleşmesine sebep oldu.
Harf devrimi yapılmadan önce, 20 Mayıs 1928 tarihinde 1288 sayılı kanunla kabul edilen, Arap rakamlarının kullanımına da son verilmiş oldu. Bu rakamların yerine, uluslararası kullanılan rakamların, kullanılması kabul edildi. Böylece uluslar arası bütünlük sağlanmış oldu. Böylece rakam değişikliği, harf değişimiyle pekiştirilmiş oldu.
O dönemde harf değişimini anlatmak üzere İstanbul’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 9 Ağustos 1928 tarihinde Sarayburnu Parkı’nda düzenlenmiş olduğu halk şenliğinde, harf değişimini büyük bir coşku ve heyecan içinde, orada bulunanlara hitaben, “Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli, zengin lisanımız (dilimiz) yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz. Lisanımızı muhakkak anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle behemehâl pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlaşacağız ki, Milletimizin yazısıyla kafasıyla bütün medeniyet âleminin yanında olduğunu gösterecektir. Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Bütün millete, kadına, erkeğe, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz” diye, söylemiştir.
Sevgili okurlarım bunu bilmemiz gerekir ki, “Harf Devrimi” milletimizin en önemli tarihi bir olayıdır.
Bu değişim her alanda olduğu gibi, sosyal, kültürel ve siyasal alanda geniş yankı bulmuştu. Böylece bu değişim sonucunda, Türk Milleti kendi öz diline kavuşturulmuş oldu.
Türk Alfabesinin kabulünden sonra, 24 Kasım 1928’de yayımlanan, Millet Mektepleri Talimatnamesi gereğince, yurdun her köşesinde, Millet Mektepleri açıldı ve halka yeni harflerle okuma yazma öğretildi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu çalışmalara bizzat kendisi katıldığından “Millet Mektepleri Başöğretmeni” sıfatını kazanmıştır. O büyük insan, gittiği her yerde, karatahta başına geçerek, kendi dilimizle okuyup yazmamızı, zevkle öğretmiştir. Bu tarihi gerçeği hiçbir zaman unutmamalıyız. O yıllarda dilimiz yirmi bin sözcükken, bugün yüz binin üstünde bir sözcük hazinesine sahip bulunmaktayız. Bu gelişmeyi, Harf Devriminin yapılmasına borçluyuz.
Sevgili okurlarım, Ulusal kimliğimiz dilimizle, dilimizi ifade eden edebiyatımızla ve bunları pekiştiren yazımızla kendini ifade eder. Bizler bu özellikleri bilmek zorundayız. Diline değer vermeyen ve sahip çıkmayan milletler, başka milletlerin egemenliğinde varlıklarını yitirmiş ve tarih sahnesinden silinmişlerdir. Tarihi süreç bu gibi örneklerle doludur. Bu nedenledir ki, ulusal kimliğimizi korumanın tek bir şartı, dilimize ve kimliğimize sahip çıkmaktır. Umudum, dünya var oldukça dilimizle bütünleşen alfabemiz sonsuza dek yaşayacaktır. Bu dilekle yazımı sonlandırırken, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, emeği geçen herkese saygılar sunuyorum.
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar ve Şair