Gitme dedi yabana, girme el alemin arasına, ne olur girme. Gönlünün aktığı yerde kal, gönlünce kal ve gitme bilmediğin yörelere. Dağlar ve tepeler bir yere gidiyor mu? Baksana.
Gidenler güldü mü? Gelmedi mi geriye, yüzü solgun ve asık. Gelenlerde görmedim, gülen gözleri ve sevinçle neşeyle bakanları.
Çimende oturur, bir elma soyar, bir nar kırarsın. Salatalık, yaprağının altında bekler, tüm tazeliğiyle seni. Kış yaklaşsa da bahçe çayırının arasında salatalık göz eder sana, kokusu yeter eve. Soymaya kıyamazsın.
Emeğin, alın terinin karşılığı, süt, tere yağı, peynir ve yoğurt taze ve doğal. Emeğin karşılığını görürsün, yavrum gitme yabana derim. Gönlünce eğlen, toprağın nazlı, akar suyuna bakar da doygunluk hissetmezsin. Yıl boyu çiçekler solmaz. Biri biter ve diğeri başlar. Papatya ile başlayan bahar, gül ile devam eder. Hanım eli, orman gülü ve sardunya çeşitliliğine doyulmaz.
Her sabah, ağaçlar hoş, çiçekler güzel renklerini dökerler önüne güzelliklere bulanırsın. Ayrılamazsın yanlarından. Akşamı edersin, yine de çiçeklerini izlemek ister, ayrılamazsın.
İneklerin nağmeleri yeter sana gitme yabana, kal yuvanda. Uçma yırtıcıların havasında gözleme onları, geldi gelmedi diyerek.
Taşı altın, toprağı gümüş onlara kalsın. Kumuna basamazsın, çakılını göremezsin. Sahile inemezsin kokusu seni iter kovar yaklaşamazsın ve caddesinde yürüyemezsin.
Ağacını budayamazsın, meyvesini yiyemezsin. Dilekçeyle ağaç dibine inersin. Gitme yabana gülemezsin. Uyma modaya, varma şehre, vazgeç alışkanlıklarından, vazgeç bu işin sonu yok.
Gitme yabana toprağını, köyünü dağını ve yaylanı görme fotoğraflarda. Günün betonların arasında geçirme yazık toprağına.
Deniz, dere balık, bağ ve bahçe sebze ile meyve için duygu yüklü yöreler.