Büyük okullarda görev yapan öğretmenler çoğu zaman birbirlerinin yaşamlarına temas etmezler. Ancak zümre arkadaşlığı başkadır. Orada özel bir paylaşım halkası oluşur. Yabancı olduğunuz insanlar önce arkadaşa sonra da dosta dönüşürler.
Bugün sizlere böyle bir yolculukta tanıdığım çok kıymetli bir öğretmenimden bahsetmek istiyorum. “Öğretmenim” diyorum çünkü o her zaman öğretmenlerin öğretmeni konumundaydı… Çok konuşmazdı, sesi çok çıkmazdı, tartıştığına bile şahit olmadım. Böylesine silik denebilecek özelliklerle tüm çevresinde özel bir yer edinmişti. Ben mesela; onun yaptığı beden eğitimi derslerini gördükçe kendimden utanırdım. İlerleyen yaşına rağmen bir gün bile çocukları serbest bırakıp beden eğitimi yaptırmamıştı. Dersin başından sonuna kadar ayakta kalır, bir dakikasını dahi oyalanarak geçirmezdi.
Gereksiz konuşmazdı, söylediği her şey can kulağı ile dinlenirdi. Çok bilgili olmasına rağmen bunu insanların gözüne sokmazdı. İnsanlar için de iyi şeyler düşünürdü. Kimsenin hakkında kötü şeyler söylemezdi. Bazen küçük bir gülümseme belirirdi yüzünde müstehzi…Sadece çok kızdığı durumlarda…
Benim için onunla aynı zümrede çalışmak bir şanstı; bu şansı, aynı zamana düşen boş dersimde iyice değerlendirmek isterdim her zaman. Onun hayat öğretmenliğinden bazı şeyler sıralamak istiyorum…
‘Hep bir mücadelenin içinde ol ama yeri geldiğinde teslimiyetçi olabilmeyi de başar.’
‘Kimseye kendini beğendirmek için uğraşma, önce hayata karşı doğru bir duruş kazan…’
En beğendiğim cümlelerinden biri de “Karşındakinin seni anlayabileceği kadar olduğunu aklından çıkarma.” Bunu özellikle çocuklarla ilgili sıkıntıları velilere anlatmaya çalışırken söylerdi…
Dingin ve huzur veren öğretmen varlığının yanında hep öğrenci kalan bir yanı da vardı. Teknolojiye uyum sağlamaya çalışırdı, yeni nesil bir matematik sorusunu çözmek için hepimizden çok çaba harcardı. Bir gün bile öğrendikleriyle yetinmedi…
Rol model, örnek insan, iyi aile babası, iyi öğretmen ebedi yolculuğuna üç gün önce uğurlanmış. Ani bir kalp krizi ile aramızdan ayrılmış. Ancak bizim bugün haberimiz oldu…
Zümre arkadaşlarımdan biri, onu bu haberi almadan önce rüyasında gördüğünü söyledi. Hepimiz onun için gözyaşı döktük… “Hocam” bilmiyor ki, bizim onu rüyamızda görmemize gerek yok. Biz hepimiz ondan razıydık ve en güzel anılarımıza yerleştirmiştik… Yaradan da ondan razı olsun…
Böylesine izler bırakabilmek olmalı belki de tek amaç…