Yaşları kırkın üzerinde olanlar iyi bilir. Bir zamanlar ilkokullarda mevsim şeridi ve tarih şeridi bulunurdu. Biz mevsim ve tarih şeridine bakarak hayaller kurardık.
Tarih şeridi daha çok dört ve beşinci sınıfları ilgilendiriyordu. O zamanlarda beşinci sınıflar ilkokula ait olup, mezun olmanın diğer adı “Beşten çıkmak” idi. Mezun olanlar beşi bitirdim diye biraz gururlanırlardı.
Mevsim şeridi ise daha çok ikinci ve üçüncü sınıfların hayal dünyalarını süslerdi. Biz mevsim şeridini incelerken mevsimlere göre çizilmiş temsili resimlere hayran hayran bakardık.
Mevsim şeridine göre yıl dörde ayrılıyordu. Sırasıyla; sonbahar, kış, ilkbahar, yaz dört mevsimin ismiydi. Her mevsim üç aydan ibaretti. Bu hangi bölge esas alınarak yapılmıştı bilmiyorum ama biz çocuklar ülkenin her yerinde bunun böyle olduğunu düşünürdük.
Kışı gösteren bölümde her yer karlı, insanlarda kaşkol bulunurdu. Ayrıca kızak ve kardan adam aralık, ocak ve şubat aylarına ayrılan yerde yerini alırdı. Biz kış mevsimi bölümüne bakarken kendimizi kartopu oynuyor sanırdık.
İlkbaharda ağaçlar yaprak açmış, her yer çiçeklerle bezenmiş, dallara kuşlar konmuş ve bazı yerlerde kelebekler uçuşur hissi verilmişti.
Yazın en belirgin özelliği masmavi bir deniz önündeki kumsalda insanları denize girme tasviriydi. Diğer taraflar ilkbahara çok benzerdi.
Mevsim şeridinde; ister en hüzünlü, ister en renkli, ister en geçmişi hatırlatan, ister kışı karşılayan veya ne derseniz deyin en farlı yer sonbahardı.
Sarı, turuncu, kahverengi yapraklar… Bazen yapraksız ağaçlar… Göçmen kuşlar… Temsili kış hazırlıkları… Kısaca bir hayal ile umut arası bir yerdi sonbaharı temsil eden yer.
Belki de en çok şarkı, türkü, şiir onun adına yazılmıştı.
Eski ile dua ederken “Ömrün uzun, düğünün güzün olsun” derlerdi. Her zaman son değildi yani sonbahar…
Okullar sonbaharda açılırdı. Yerleşik düzene sonbaharda girilirdi. Necip Fazıl Kısakürek’in bir şiirinde şu mısralar vardı:
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
Şairler şiirler, ressamlar tablolar, müzisyenler ise besteler yapmıştı sonbahar için. Yazımızı Orhan Arıtan’ın yazıp, Selahattin Altınbaş’ın bestelediği bir şarkıdan alınmış mısralarla bitirelim.
Ömrümüzün son demi son baharıdır artık
Maziye bir bakıver neler neler bıraktık
Nice baharlar, kışlar, yazlar ve sonbaharlar görmek temennisi ile…