Sınıfa zilden biraz sonra girdi. Saçları dağınık, yüzü beyaz, gözleri farklı yöne bakıyordu. Kulaklarının iyice kepçe olduğu dikkat çekiyordu. Uzun boylu ve esmerdi. Dersi kırışmış, çenesi sanki uzamıştı. Yüzünde suçluluk ifadesi vardı. Gözlerini ovuşturdu ve kulaklarını çekti. Ayaklar farklı, kollar daha başka telden çalıyordu. Saz eşliğinde oynamaya sanki hazır gibiydi. Boynunda asılı fotoğraf makinesi, ona doğa gezgincisi havası veriyordu.
Yavaş ve mikrofonik bir sesle, iki çarpı iki dört kuralını uygularım. Bu kurala uymayanlar, sınıf geçemezler. Yaşam kurallar zinciridir. Bu zincirlerin birincisi matematiksel kilo ve boy oranıdır. Kilonuz boyunuza oran olarak 1,2 ise sınıf geçersiniz, yoksa benden çekersiniz. İkincisi ise zekâ ve çevre ilişkiniz de 1,2 oranına göre işlevseldir. Zekânız varsa çevreyi tayin edersiniz yoksa burada ne işiniz vardır. Zekânızı çalıştırmıyorsanız size ben bile bir şey öğretemem. Doğa demek yeşil demektir. Makinemle birlikte dağ tepe gezerim, bitki hayvan hepsi sevgi üzerine koşar ve oynar.
Öğrenci ceketinizin kolu sökülmüş dedi. Ceketin kolu onu hiç ilgilendirmedi ve büyük adamlar da bazen sefildir, deha korkunç bir hastalıktır. Öğrenci çok güzel sözler, dedi. Bunun üzerine “Beynim ekime hazır bir topraktır,” Dedi.
Öğrenci hiç roman okudunuz mu diye sordu. “Roman okunmak için yazılır,” Dedi. Öğrencinin biri de okulumuzu nasıl buldunuz dedi. “Bahçeler çiçeksiz, sebzeler cılız.” Dedi.
Cebinden pergel, iletki ve cetveli çıkarttı. Sallamaya başladı, arkadaki arkadaş, elimdeki aletler neye yarar diye sordu. Öğrenci ölçüm için dedi. Kabul edilmiştir. Not verilmemiştir.
Üçgenin iç açılarının toplamı, yüreğimizin acılarına ne zaman eşit olur dedi. Öğrenciye baktı, bu sınıfta oturmasan iyi edersin dedi. Başka sorum yok ne olduğunuzu anladım fakat çözemediğim bir şey var o da sevinçlerinizi neşenize bölersek mutluluğunuzun kaçını elde edersiniz.
Sınıftan kaçmak çözüm müdür? İyi dersiniz müdürünüze sordum size de sormak isterim. Bahçe duvarı mı yüksektir, okul duvarı mı diye sordu. Arka taraftan mı kaçarsınız ön taraftan mı diye ekledi. Sizi hiç köpek kovaladı mı, peki kovalamışsa ağzı açık mıydı yoksa kapalı mı?
Yakınındaki öğrenciye ders için kaç zil çalar dedi. Öğrenci iki, biri giriş diğeri çıkışa aittir, dedi. Hangisinin sesi daha güzel gelir size diye sordu. İkinci dedi öğrenciler. Biz ise ikinci çalmadan çıkacağız. Kaçarken kollar sallanır mı yoksa sabit mi tutulur dedi.
Ördek mi yoksa köpek mi hızlıdır, diye sordu. Öğrenciler köpek dedi. İşte köpek kovalayandır, fiziğin ve kimyanın matematiğini bir başka derste göreceğiz dedi. Bu sınıf zemin katta olması bana yaradı.
Sevgi bölü neşe mutluluktur. İki çarpı iki ahlâk kuralıdır.
İki kural öğrendik, benim gitme zamanım ikinci zile kaç dakika var. Kuralları çiğnemem.
Gözlerim hüzün dolsa da dudaklarım da tebessüm belirir.
Pencereyi açtı ve bahçeye atladı. Öğrenciler de peşinden büyük merakla bakıyorlardı. Giriş kapısına yaklaştı ve önlüğünü çıkarttı. Öğrenciye müdüre verirsen sevinirim dedi. Kapıdan çıktı ve kayıplara karıştı.
Zil çalarken sınıfın kapısı hızla açıldı ve içeriye okul müdürü ile polisler girdiler. Müdür, görevli yardımcı sınıfa önlüklü birinin girdiğini görünce herhalde öğretmen gelmiştir diye rahatsız etmemiş. Önlüğü bir şekilde ele geçirip sınıfa gelen kişi akıl hastanesinden kaçmış meczuptur.
Şimdi polisler yakalayıp hastaneye teslim edecekler. Müdür kapıdan çıkarken, arka taraftan bir öğrenci, “Bizim hocadan” daha ılıman konuşuyor dedi. Sınıf katıla katıla güldü.