Yerel yönetimlerle ilgili en son köklü değişim (reform) yerel yönetimler temel mevzuatlarında yasa düzeyinde 2005 yılında yapılmıştı. Bu süreçte, o zamanın Başbakanının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı kökenli olması nedeniyle ve özellikle İstanbul özelinde başarılı bir yerel yönetim tecrübesinin etkisiyle ihtiyaçların ve sorunların nasıl giderilebileceğine yönelik sağlıklı çözüm ve uygulama örnekleri olduğundan Yerel Yönetim ve Merkezi Yönetim noktasında ve kamusal hizmetlerin görülmesi açısından, teknik olarak tam teşekküllü olmasa da, “yetki” ilkesinden “genellik” ilkesine geçilmişti. Bu geçişle birlikte yerel yönetimler, kamusal mal ve /veya hizmet üretimlerinde temel aktör kuruluşlar haline gelmişlerdi.
Özellikle AKP iktidarının ilk iki döneminde bu ivme ve motivasyonla hakikaten güzel hizmetlerde bulunulmuş ve yerel yönetimler kamusal hizmet üretimlerinde dominant rolünü uzun bir süre oynamıştı.
Nevar ki, birinci olarak, 15 Temmuz Sürecinden sonra olağanüstü hal gerekçeleriyle, ikinci olarak, son yerel seçimlerde Ak Parti’nin büyük şehirlere ait yerel yönetimlerdeki iktidarı Millet İttifakı lehine kaybetmesiyle birlikte, kamu yönetiminde tekrar RİCAT yaşanmış ve 2005 yılı öncesine dönülmüştür. Şu anki durum, neredeyse kahir ekseriyetle kamusal hizmetler, merkezi yönetimler ve merkezi yönetimlere bağlı taşra teşkilatının başında olan Valilikler ve Kaymakamlıklar eksenine oturmuştur. Bu durumun özelikle salgın ve doğal afetler gibi kriz yönetimini gerektiren dönemlerde son derece vahim koordinasyon bozukluklarını ortaya çıkarmıştır.
Şu durumda ilk genel seçimde, ister yeni iktidarın isterse mevcut iktidarın yerel yönetimler konusuna parlamenter sistem ve erklerin dengeli dağılımı ve denetimi bağlamında yeniden ele alması ve mevzuat düzeyinde iyileştirmeler yapması kaçınılmazdır.
İlk erken seçimde ortaya çıkacak yeni hükumet, ÖNCELİKLİ OLARAK hangi iyileştirmeleri / Reformları Yapmalıdır:
- Yerel Katılımın Dijital düzeye uyarlanmasına yönelik mevzuat düzeltimleri ve dijital düzenlemeler yapılmalıdır.
- Yerel Yönetimlerin Yönetsel hizmet süreçlerinin dijital sistem üzerinden denetleme mekanizmalarının kurulması
- Maddenin gerçekleşmesi için, Yerel Yönetim Mevzuatına (5216 BŞBK, 5302 İÖİK, 5393, BK
- Belediye mevzuatına, yasa, tüzük ve yönetmelik düzeyinde STK katılımlarının görüldüğü maddelerde katılım süreçlerinin geliştirilmesine yönelik maddelerin eklenmesi
- Kent Konseylerinin oluşum ve kuruluş süreçlerinin nesnelleştirilmesi, kuruluş aşamasının denetime açıklığı (Özellikle STK’ların belirlenmesindeki bulanıklığın giderilmesi zorunludur. Bunun için, ilgili STK larda, kuruluş kıdem yılı, üye sayısı, bütçesi, proje yapıp yapmadığı, bir yıl içindeki faaliyet sayısı gibi nesnel sayısal kriterler getirilmelidir.
- Yerel Yönetimlerde özellikle beyaz masa veya mavi masa uygulamalarında sorun ağacı veya sorun çözme yüzdeliği belediyelerin Merkezi Yönetim Bütçe veya ödenek ayrılmasında belirleyici kriter haline getirilmelidir.
- Yerel Yönetim kuruluşlarının (il /ilçe düzeyinde) Afet Yönetimi ile ilgili Merkezi Yönetim Yerel Yönetim görev ve hizmet bölüşümlerin çok daha nesnel ve öngörülebilir kriterlere dayandırılması şarttır.
- Yerel Yönetimlerin yerel medya ile ilişkilerinin nesnel ölçütlere dayandırılması, verilen reklam veya ilanlarda ilgili medyanın taşımakta olduğu özellik veya başarı kriterlerine göre standartlar getirilmelidir. Buna göre mevzuat güncellenmelidir.
- Kamu mal ve üretim süreçlerinde kamu kurumları arasındaki koordinasyonun sağlanması için gerekli ilişkiler nesnel ölçütlere bağlanmalıdır. 7. Maddede belirtilen afet veya kriz yönetiminde olduğu gibi, olağan süreçlerde de bu koorninasyon sistematiklerinin ussallaştırılması gereklidir.
Bu sıraladığım hususlara birkaç madde daha eklenebilir. Ancak temel olarak özellikle ve öncelikle bu hususlardaki sorunların giderilmesi ve Türk yerel yönetim sisteminin sağlıklı ve sürdürülebilir yönetim yapısına kavuşturulması sağ duyu ve aklı selim açısından bir gerekliliktir.