Et balık kurumu canlı hayvan ithalatını yapacağını duyursa da 30 Nisan 2010 CUMA Resmî Gazete Sayı :27567 -2010/373 sayılı bakanlar kurulu kararı 5 mayısta Et balık kurumunun yapacağı kapasite de canlı hayvanla sınırlı kalmıyor.Et balık kurumu 5 mayısta yapacağı ihalede 4025 ton canlı hayvan ithalatını öngörüyor. 30 Nisan kararnamesi 7500 ton kesilmiş (taze veya soğutulmuş) veya dondurulmuş sığır eti ve 16000 ton canlı sığırı ithalat yetkisinin Et balık Kurumuna verildiğini açıklamaktadır.
Yani Bakanlar kurulu Et Balık kurumuna bir kota vermiştir. 5 mayıs tarihinde canlı hayvana ait olan 16.000 tonluk kotanın 4025 tonluk canlı kısmı kullanılmış ve geriye kalan 11.975 tonluk kotayı 31.12.2010 tarihine
kadar muhtelif zamanlarda kullanabilecektir.
Bakanlar kurulu 7500 tonluk kotada EBK’na hem kesilmiş soğutulmuş et hem de dondurulmuş olarak yetkiyi vermiştir. Taze et mi dondurulmuş et mi ithal edilecek sorusunun cevabı yaşadığımız günlerde et fiyatlarında ani bir fiyat yükseltiminin önüne geçmek için çift yetki verilmiş olduğunu biliyoruz. Yoksa AB’ nin onlarca yıllık dondurulmuş etini tüketicilerimize yedirmeye yöneticilerimiz kalkışmak için cesaret edememeleri gerekir.!
Canlı hayvanda kotanın 16000 ton olması, EBK’na 35.000 adet ile 24.615 arasında ki kesimlik canlı hayvanın ithal yetkisinin verilmiş olduğu gösteriyor. İşte 5 mayısta EBK’ nun yapacağı ihalede 4025 ton yani 6000 ile 8000 sayıdaki kesimlik canlı hayvanın ithal edileceğini gösteriyor.
Herkes et balık kurumunun acil olarak kesilmiş et ithal ihalesi yapacağını düşündü. Et balık Kurumu ise canlı kasaplık hayvan ithalatının önce önünü açtı. Hayvan burjuvazisine << seni yiyeceğim>> tehdini uzak tuttu. Et ithalat haberleri ile kesilmiş ette 3 liralık canlı hayvan fiyatlarında 1 liralık düşüşler yaşandı. Gazete haberlerinde de mezbahaların günlük kesim sayılarının iki katına çıktığını okumaktayız. EBK aldığı yetkiye dayanarak hemen kesilmiş et ithalatını açmamaktaki kararı piyasayı gözlüyor olmasındandıır. Piyasa et ithalat haberleriye 5 mayısa kadar düşmez ise EBK kesilmiş taze (soğutulmuş) ve/veya dondurulmuş et ithalat ihalesini de açabilecek. İthal kesilmiş et veya dondurulmuş et piyasaya mı verilecek yoksa TSK’ nın ihtiyaında mı kullanılacağının sorusunu tüketici derneklerinin iki ay önce et fiyatlarının yükselişinde Tarım bakanlığı’na bildirdiği yazılı görüşlerde gizlidir. Bu görüşlerde ‘’ ithal etin TSK ‘nın ihtiyaçlarında kullanılması öngörülmekte idi.
EBK’ na 31.12.2010 tarihine kadar verilen yetki et fiyatlarını terbiye etmede peyder pey kullanmasını öngörüyor.
Biz çiğ süt üreticileri olarak et ithalatının ,kasaplık canlı hayvan ithalatının karşısında olduk. 30.12.2010 tarihine geldiğimizde veya bu tarihi geride bıraktığımızda et fiyatları düşmez ve düşmez ise tekrar yeni kotalarda ithalat tekrar mı yapılacak ?hayvancılıkta gördüğümüz yerli filmler tekrar mı bize seyrettirilecek.?
İktidarın hayvancılıkla ilgili acil bir eylem planı yokmu ? Şayet et ithalat kararı acil bir eylem planı ise bu hayvancılığımızın kalkındırılmasını değil yerin dibine girdirecek bir karardır.
30.12.2010 tarihine kadar et ve kasaplık canlı hayvan ithalatı gerçekleşirse ülke kaynaklarının çeyrek milyar doları yabancı ülke çiftçilerinin kalkındırılmasında kullandırılmış olmaktadır. 7500 tonluk ithal edilecek taze et veya dondurulmuş ette bu ülkelerin yaşlı ,kısır hayvanlarınını yenilemede kullanmalarına ülkemizin parasını pompalamış olacağız. 7500 tonluk yurt dışındaki bir kesimde erkek danamı dişi mi kesildiğini buradan oraya tetkik için göndereceğimiz veteriner hekimlerimiz nasıl kontrol edebilecekler.
Yurt dışında kesilecek kaç hayvanı ,kaç veterinerimiz denetleyebilecek de Ülkemize sevk ettirebilecektir. Bunun nasıl organize edileceğinin ayrıntılarını tüketicilerimiz bilmek istemektedirler.
Dış ülkelerden ithal ede ede oralardaki hayvan varlıkları da azalıp fiyatlar yükselince ne yapılacaktır. İnsan ömrü ortalaması 50-60 yıl olup milletlerin ömrü ise binlerce yıllıktır. Ülkemiz yıllarca İran,Suriye ve Irak’tan canlı kaçak hayvan ithalatı gerçekleşmekte iken kafalarımızı kuma soktuk. Yıllarca et fiyatlarımızı bu kaçak ithalat baskı altına aldı. Şimdi ithalat yapılacak ülkelerde veya tüm ülkelerde hayvan varlığı da on yıl ,beş yıl sonra azalıp fiyatlar yükselince hangi gerekçenin arkasına saklanıp gelecek nesillere hesap verilecek. Tabii ki her iktidar günü kurtarmanın peşinde ! On yıl, beş yıl sonra yeni bir iktidar çıkıp << biz hayvancılıkta enkaz devraldık, tüm Dünya’da et ve canlı hayvan fiyatları yüksek>> gerekçesinde yeni iktidardan mı hesap sorup tüketiciler oylarını yönlendirecekler ?Peki ,eski yani şimdiki iktidardan gelecekte bugünlerin yanlış politikasını tüketiciler nasıl soracaklar.! Her halde hesap sorma işi o zaman öte Dünya’ ya bırakmak zorunda kalacaklar.
Geliniz şu dondurulmuş et ithal kararını uygulamayınız. Bugün fiyatlar artmadan da asgari ücretli et yiyemiyordu. Hiç olmaz ise yıllık ortalama 6 kg et yiyebilen insanlarımıza dondurulmuş et yedirmeyiniz.
Çiğ süt üreticileri ,süt ve süt ürünleri tüketicileri grubu
http://groups.google.com.tr/group/cigsutureticileri
Bakın et fiyatları öyle damdan düşer gibi paaat diye düşmez hele hele de Türkiyede hiç düşmez ve düşmeyecektirde. Türkiyede et ticaretini tekeline almış insanların feryadı hemen yükseldi. Onun için yok ithal et serbestlemiş de yine de fiyatları düşmemiş yok kasap rafa ithal et koymuş da ama yerli et diye satmış mış bunlar hikaye. Hemen bir suçlu bulup ihaleyi yüklemeyelim. Türkiyenin sosyokültürel yapısı ve coğrafi konumu gereği Et kesimi yada kurban, adak vs gibi konular insanların gözünde tabulaştırılmış ve devleştirilmiş insanları et yemekten mahrum etmek için yüzlerce safsata uydurulmuş. Fazla detaya girmeden bazı arkadaşlar her konuda Avrupadan ithal edilen etleri kalite ve hijyen bakımdan Türkiyedeki etlerden daha yüksek kalitede olduğunu bilmedikleri için insanlarımızı haksız yere yanıltıyorlar. Neden ithal ete öcü gibi bakılıyor. En zengin doğal bitkisel yapıya sahip olan avrupada coğrafyasında hayvanların otlanması için milyonlarca hektar yeşil arazi, hijenik ve saglıklı kesim ortamlarının oluşturulası için kararlı ve rüşvet yemez kontrol mekanizmaları, hayvan beslemesinde kullanılan faktörler yem, su, elektrik ve diğer teçhisatların ucuz olması maliyeti dahada düşürdüğü için , insanların birbirlerine olan güvenleri yeterli olduğu için , hile ve hurda bilmedikleri için ve buna benzer sayabileceğimiz birçok etkenlerin Türkiye sadece yarısına sahip. Onun için kedi ulaşamadığı ciğere bilmem ne dermiş, yok avrupada İslami usule göre kesim yapılmıyormuş , yok hayvanların ne yediği bilinmiyormuş.. Kaç tane kasap türkiyeden gelmişte acaba avrupadaki entegre tesisleri görmüş? Dünya globalleşirken biz hala Arap-avrupai diyebileceğim bir felesefe ile konuya yaklaşırsak, Değil avrupa yanı başımızdaki küçücük ülkeler kadar bile dünyada et tüketebilen ülke olamayız. Ya Avrupalı olalım ya Araplaşalım her ikisi birden olunmaz. Bunlar olayın psikoljik etkenleri diğer etkenlerinide saydım bildiğim kadarıyla. İthal eti sevebilmek için önce etin ithal edildiği ülke insanlarını sevmek lazım örf adetlerini. Biz diyoruz ki hem Avrupa öcü hemde bize et ihrac ediyor. O zaman kapatın kapıyı pencereyi hiçbir ülkeye ne ihracat ne ithalat yapın Ekmek arası un yiyerek beslenin 50 yıl sonrada dünyanın ucuz iş gücü ülkesi olun şimdiki Çin Halk Cumhuriyetinin olduğu gibi mesela.. Şaka bir yana bence et ithalatı sıfır gümrükle olmalı tabi dürüst ve namuslu denetim ve idari mekanizmaların kontrolu dahilinde. Yolunuz düşerse buyurun gelin Polonyada ki imalathanemizi görün. http://www.agrofood-turk.pl/
Her şeye her zaman ve her yerde sahip olunmaz ülkemizde de dünya ülkelerinin hayretle baktığı biz de çok ucuz ama onlarda çok pahalı olan bir sürü şey var ama konu et olunca ve insanlarında doğuş itibarı ile etobur yapıya sahip olmaları olayın büyümesine sebep oluyor.
Saygılarımla
Dr. Numan Öztürk
Bakın et fiyatları öyle damdan düşer gibi paaat diye düşmez hele hele de Türkiyede hiç düşmez ve düşmeyecektirde. Türkiyede et ticaretini tekeline almış insanların feryadı hemen yükseldi. Onun için yok ithal et serbestlemiş de yine de fiyatları düşmemiş yok kasap rafa ithal et koymuş da ama yerli et diye satmış mış bunlar hikaye. Hemen bir suçlu bulup ihaleyi yüklemeyelim. Türkiyenin sosyokültürel yapısı ve coğrafi konumu gereği Et kesimi yada kurban, adak vs gibi konular insanların gözünde tabulaştırılmış ve devleştirilmiş insanları et yemekten mahrum etmek için yüzlerce safsata uydurulmuş. Fazla detaya girmeden bazı arkadaşlar her konuda Avrupadan ithal edilen etleri kalite ve hijyen bakımdan Türkiyedeki etlerden daha yüksek kalitede olduğunu bilmedikleri için insanlarımızı haksız yere yanıltıyorlar. Neden ithal ete öcü gibi bakılıyor. En zengin doğal bitkisel yapıya sahip olan avrupada coğrafyasında hayvanların otlanması için milyonlarca hektar yeşil arazi, hijenik ve saglıklı kesim ortamlarının oluşturulası için kararlı ve rüşvet yemez kontrol mekanizmaları, hayvan beslemesinde kullanılan faktörler yem, su, elektrik ve diğer teçhisatların ucuz olması maliyeti dahada düşürdüğü için , insanların birbirlerine olan güvenleri yeterli olduğu için , hile ve hurda bilmedikleri için ve buna benzer sayabileceğimiz birçok etkenlerin Türkiye sadece yarısına sahip. Onun için kedi ulaşamadığı ciğere bilmem ne dermiş, yok avrupada İslami usule göre kesim yapılmıyormuş , yok hayvanların ne yediği bilinmiyormuş.. Kaç tane kasap türkiyeden gelmişte acaba avrupadaki entegre tesisleri görmüş? Dünya globalleşirken biz hala Arap-avrupai diyebileceğim bir felesefe ile konuya yaklaşırsak, Değil avrupa yanı başımızdaki küçücük ülkeler kadar bile dünyada et tüketebilen ülke olamayız. Ya Avrupalı olalım ya Araplaşalım her ikisi birden olunmaz. Bunlar olayın psikoljik etkenleri diğer etkenlerinide saydım bildiğim kadarıyla. İthal eti sevebilmek için önce etin ithal edildiği ülke insanlarını sevmek lazım örf adetlerini. Biz diyoruz ki hem Avrupa öcü hemde bize et ihrac ediyor. O zaman kapatın kapıyı pencereyi hiçbir ülkeye ne ihracat ne ithalat yapın Ekmek arası un yiyerek beslenin 50 yıl sonrada dünyanın ucuz iş gücü ülkesi olun şimdiki Çin Halk Cumhuriyetinin olduğu gibi mesela.. Şaka bir yana bence et ithalatı sıfır gümrükle olmalı tabi dürüst ve namuslu denetim ve idari mekanizmaların kontrolu dahilinde. Yolunuz düşerse buyurun gelin Polonyada ki imalathanemizi görün.
Her şeye her zaman ve her yerde sahip olunmaz ülkemizde de dünya ülkelerinin hayretle baktığı biz de çok ucuz ama onlarda çok pahalı olan bir sürü şey var ama konu et olunca ve insanlarında doğuş itibarı ile etobur yapıya sahip olmaları olayın büyümesine sebep oluyor.
Saygılarımla
Dr. Numan Öztürk