Ülkede üzerinde ortak olarak fikir birliğine varılan tek şey okumaktır. Yediden yetmişe herkes okumanın önemi üzerinde durur. Başta okullar olma üzere bir çok kurum ve kuruluş okumayı teşvik eder.
Ülkenin muhtelif yerlerinde okuma faaliyetleri yapılır. Kitap okurken fotoğraflar çekilir, bu hususta yapılan törenlerde nutuklar söylenir ve okumanın önemi üzerinde bir mutabakata varılır.
Özellikle eğitim görme fırsatı bulamamış kişilerle nafakasını her gün çalışarak temin eden kişiler umutlarının çoğunu okula giden çocuklarına bağlar. Öyle ya okuyacak, büyüyecek, büyük adam olacak ve el eline bakmayacak. Çok ana baba çocuklarını motive etmek için “Okumazsan bizim gibi olursun, okursan kimseye muhtaç olmasın” gibi sözler söylerler.
Peki, okullarımızda okutulan kitaplar yeterli mi?
Okullarda okutulan kitaplar, öğrencileri akademik yönden geliştirmesine yardımcı olan kitaplar ki biz bunlara “Ders kitabı” diyoruz. Hâlbuki ders kitapları dışında okunacak binlerce tür kitap var. Okumakla bitmeyen, insan ömrüne çok fazla gelen kitaplar. Burada eğitimciler ve kişiler kendi özelliklerine göre eserleri seçip okumalıdır.
Bütün bunları neden yazdık?
Yolumuz Taşova’nın Kırkharman köyüne düştü. Orada bazı kültürel çalışmalar yaparken köyün bir kütüphanesi olduğunu öğrendik. İşin aslını öğrenmek için bir araştırma yaptığımızda karşımıza Zehra Ercan Hanım çıktı. Zehra Ercan Hanımefendi bu işe önem verip bir kütüphane ve sinema için kolları sıvamış. Burada konumuz kütüphane olduğu için sinema işini daha sonraki yazılara bırakacağız.
Zehra Hanım ile sohbet ederken bize okuma hususunda öyle şeyler anlattı ki kendisini pürdikkat dinledik. Bir kütüphanenin kurulması için verdiği mücadele takdire şayan.
Şimdi mahdut sayıda kitapları da olsa köyün bir kütüphanesi var. Tesadüfen bu yazıyı okuyanların ya gazetemiz aracılığı ile ya da Kırkharman köyünden Zehra Ercan ile bağlantı kurması fevkalade bir hizmet olacaktır. Ayrıca her köyden böyle bir çalışmanın başlatılması da o köy için yerinde bir karar olacaktır.
Rahmetli dedem “Okumayan insan kuru bir ota benzer” demişti. Bu sözü elli yılı aşkın süre geçti hiç unutmadım. Ancak dedemin bu sözü bana ışık tuttu ve okuma denilen şeyin faydasını gördüm.
Öncelikle Kırkharman köyünde bir kütüphane kurulmasına vesile olanlardan Zehra Ercan Hanımefendiye çok teşekkür ederiz. Ayrıca çalışmalarında başarılı olmasından dolayı da tebrik ederiz. Umarız bu örnekler çoğalır ve yarınlara hazırladığımız gençlerimiz çok küçük yaşlarda kitapla buluşur.