Yaşanan toplumda ahlak bozulmuşsa, gerçek değerler kaybolmuşsa, insanlar yalnız kendilerini, çıkarlarını düşünür olmuşlarsa…
Bu durumda toplum huzur ve mutluluğu küçük kandırmalarla bulabilir mi acaba?
Emeğin karşılığı verilmiyorsa bu yapılan bayram kimin bayramı beni düşündürüyor doğrusu.
Kimse kimseyi aldatmasın. Kimse kimseye güvenmiyor ki. İnanamıyor ki.
Yok, o kadar karamsar değilim. Ama belkilerle bir yol alınmadığını çok iyi biliyorum.
Güvenin ve inanmanın olmadığı yerde sevgi var mı? Olabilir mi?
Bir yerde sevgi yoksa orada hem toplumca yükselme olmaz, hem de dirlik düzenlik olmaz.
Bu gün emekçilerin zorla da olsa bayramı ilan edildi. Kutlu olsun.
Eminim bu bayram işçiler havadan hak ettikleri avansları da almışlardır bayram hediyesi olarak. Yoksa hak etmedikleri mi desem?
Tepkilerin ve gidilecek yolların kapanması için sus payı gibi görünse de ben bir emekçi olarak razıyım bu bayrama. Gerçi bana her gün bayram da. Siz bakmayın benim dediklerime.
Allah hükümetime zeval vermesin.
Çalışmanın düzeni ortada!
Allaha şükürler olsun ki çalışan emekçi emeğinin karşılığını alıyor. Sevgi dersen gerçek sevgi, hiç aldatmaca yok.
Doğruluk hat safhada… Kıskançlık, haset, başkalarını yerme, kötüleme, kin nefret, düşmanlık, eğitim, insan kardeşlerine kötü davranmak, kendi kanının, canının namusuna göz dikmek (haşaaaa), çocuklara değer vermek en olması gereken yerde.
Her çeşit kötülük önce çocukluktan eğitimle önleniyor, ahlaksızlık, tecavüz ve sarkıntılık desen sadece ağza alınması ayıp bir sözcük…
Yapılan tüm kötülükler cezasız kalmıyor, her gün haberlerde birbirlerine yardım eden insan kardeşlerin davranışları alkışlanıyor, kendi huzurumuz, kendi mutluluğumuz ve kendi başarımız gibi milletinki de aynı, uygulanan kanunlar yakamızı sıkmayıp rahatlatıyorsa, alınan kararlar nizamlara uygun, nizamlar da bozulmayan esaslara dayanıyorsa…
Ne konuşup duruyorum kendi kendime buradan ha?
Başkasına sıkıntı vererek ilahi yatırım yapan mı var? Ateşe yakıcılık özelliği verilmiş. Elini ateşe bir kez sokanın eli yanar. Bilir herkes bunu!
“Kötülüklerse dönücüdür”.Cezalar er geç gelir. Hatta bazen ceza faizleriyle beraber gelir. Hiç duydunuz mu? Bana bişey olmaz diyene, bişey olmadığını?
Öyle diyen varsa da neye güvenerek der, neden söyler bu sözü?
Dünyada hiç kimse “ben asla ölmem” diyebiliyor mu?
Bizim ülkemizde de maazallah hiç kötü olay ve düzensizlik olmaz.
Rahat olun işçi, emekçi kardeşler… Bakın size bu hakkı senelerdir vermediler şimdi lütfedildi, kıymetini bilin yapın bayramınızı.
Belki de bu bayram vicdanlarda ki surlar çatırdar da emeğin karşılığı, hak ettiği yeri bulur.
Umudun yükseldiği günlerden biri olmasını isterdim 1 Mayıs’ın.
1Mayıs, çatışmaların, yanlış mücadelelerin değil, dayanışma içinde insan onuruna yaraşır şartlarda çalışmak için ortak taleplerin getirildiği, dengeli gelir dağılımının yapıldığı, barışın, demokrasinin, daha demokratik ve bağımsız özgür bir Türkiye’nin sevinç haykırışı olmasını isterdim.
Taksim Meydanı açıldı bu gün. Haydi, bayrama, kutlamalara gelin… Her ne olursa olsun emekçilere verilen güzel bir armağan bu. Bu günü gölgelemeden önemini tartışmalar yaratmadan olumlu bir şekilde netleştirme günü olacak sanımca.
Hadi her şeyi daha güzele götürme dileği ile 1Mayıs, ülkesi, milleti, siyasal görüşü, dini mezhebi, cinsiyeti ne olursa olsun bütün işçilerin, emek-barış-özgürlük ve demokrasi için mücadele ettikleri, birbirleriyle dayanışma gösterdikleri bir gün olsun.
İlk defa kavgadan ve gürültüden uzak, işçinin sorunlarının dile getirildiği patronlarla el-ele çözüm üretildiği bir gün olmasını ve bayram havasında geçmesini yürekten diliyorum.
Bu gün doğan bir emekçi olarak kendi doğum günümü ve tüm emekçilerin bayramını yürekten kutluyorum.
Sevginin, Barışın ve Hak edilen emeğin alınma günü bu gün.Kutlu olsun.