An itibarıyla Taliban Afganistan yönetimini tekrar ele geçirdi! Amerika savaşı kaybetti gibi!.. Bölge bu saatten sonra çok şeye gebe… Sıcak gündemimiz Afgan mülteciler ve bize şu günlerde sıkça; “Hocam Afgan mülteciler hakkında ne düşünüyorsun?” sorusuna cevabımız çok net; “Sizin gibi düşünüyorum”; yani topraklarımız göçmen deposu gibi oldu! Yabancı akını sel gibiydi, gittikçe yangına dönüşüyor sanki… Afrikalısı, Suriyelisi, İranlısı, Afganlısı…
Önce şu kelimelerin bir karşılığına bakalım; Göçmen, Sığınmacı, Mülteci ne demek? Bunların üçü de farklı manalara gelse de çoğu insan tarafından tek anlama geliyormuş gibi kullanıyoruz. Bakalım:
Sığınmacı; siyasal nedenlerle ülkesinden kaçıp ya da ayrılıp bir başka ülkeye sığınan kimse. Yani sporcular gibi siyasi ve ideolojik nedenlerle daha çok güçlü ülkelere iltica eden insanlar.
Göçmen; kendi yurdunu bırakıp, yerleşmek üzere başka bir ülkeye göçen. Yani Bulgar soydaşlarımız gibi evinden ocağından gönderilen insanlar.
Mülteci; bir başka yere ya da ülkeye sığınan kimse. Yani Afganlılar gibi açlık ve savaş nedenleriyle ülkesini terk edip başka ülkelere giden insanlar.
Bizim güncelimiz ‘Afgan Mülteciler!’
Afgan mülteciler, son yüz yılın kanayan yarası…
Afgan dağlarından yola çıkıp, İran deryasını kafileler halinde aşıp Doğu sınırlarımıza sel gibi dayanıyorlar! Son zamanlarda televizyon haber bültenlerinde izliyorsunuzdur Afgan mülteciler kamyonlarla, minibüslerle sınırlarımızdan iç bölgelere yine kaçak olarak taşınıyorlar! Bu kaçak mültecilerin yakalananlar yakalanıyor, yakalanmayanlar ise büyük şehirlere kadar bir şekilde ulaşarak, tanıdıklarının yanına yerleşiyorlar! Bu duruma mülteciler açısından bakıldığında yaşama tutunmak, hayatını idame ettirmek, karnını doyurmak, çalışıp para kazanmak gibi nedenlerle gayet masumane görünürken, ülke kamu idaresi ve şehirdeki sosyal hayat açısından pek masumane gözükmemektedir!..
Dikkatinizi çekti mi hiç bu gelen Afgan mültecilerin çoğu genç ve ailesizler! Terörist midir, ajan mıdır, neyin nesidir bilen var mı? Reina katliamcısının da sınırlarımızdan bu yolla kaçak girdiği hatırlanmalıdır…
Her gün şahit olduğumuz hayatın pratiğinde karşımıza ne olarak çıkıyor; sabah-akşam, sokak başlarında saçı-sakalı birbirine karışmış, üstü-başı kirli insanlar, mahallemizin bir kuytu yerinde ikamet eden tanımadığımız yabancılar, İstanbul’un caddelerinde ellerinde çekçek arabalarla çöpleri karıştırıyorlar…
Çoğunluğunun sadece çalışmaya ihtiyaç duyan iki kuruş için vatan ve aile gibi kavramlarını unutmuş insanlar, hüzünlü hayatlar… Kimi ise tam tersi yönde faaliyet gösterebiliyor!..
Mesela son zamanlarda TV bültenlerinde; “Beyoğlu, Fatih gibi tarihi semtlerdeki eski binaların kapı-pencere demirlerini kimliği belirsiz kişilerce söküp götürerek, antika ve sanatsal özelliği olan bu parçaları hurdacıya demir diye satıldığına dair…” haberleri çıkıyor, takip edenleriniz varsa! Kim bunlar?..
Diğer taraftan Afganlılar başta olmak üzere Türkiye’ye gelen mülteciler iç piyasada birçok işte çalıştırılıyor. Bu ucuz işçilik bazı işletmecilerin işine gelse de, insani yaşam standartları açısından mülteci işi bizim işimize gelmiyor…
Yine şu günlerde Avrupa basınında kocaman manşetler çıkıyor; “Türkiye’ye bağımlılığımız artıyor!” diye!.. Niçin bu endişe? Çünkü onlar da korkuyorlar, her geçen gün çığ gibi büyüyen mülteci sorunu karşısında… Türkiye kıtalar arası geçiş güzergâhında adeta köprü gibi! Dört tarafınız düşmanla sarılı, sınırlarınızda sürekli teyakkuz halinde olsanız bile bu sel gibi gelen insan akını durdurulamıyor. Yetkililerin açıklamasına göre bir milyon kaçak Afganlı yakalanmış. Ancak gelen yeni istihbari haberlere göre üç milyondan fazla insanın da yolda olduğu söyleniyor… Taliban’ın bugün itibarıyla Afganistan’a hâkim olmasıyla daha çok mültecinin sınır dışına kaçması da olabilir, tam tersi de… Bekleyip göreceğiz…
Son söz; Doğu ve Güneydoğu sınırlarının tamamı beton duvarlarla örülmeli ve bu yönde devam eden projeler hızla tamamlanmalıdır… Türkiye mülteci akınından kurtarılmalıdır, bu gidişattan bir vatandaş olarak ben hoşnut değilim…
aynen öyle eline emeğine sağlık Rabbim gidişatımızı ve sonumuzu hayreylesin.