Esintili bir yaz sabahında, dalgaların ulaştığı çizgide, adımlarımızın değerini bilmesek de ayak izlerimizin silineceğini bilerek yürüyoruz.
Suyun ayağımızın altından çektiği kum boyunca adımlıyoruz, güneş etkisini göstermeye başlasa da. Güneşin parlaklığında, adımlarımızla, anılarımızı yad ederek, ayaklarımızı sürüyoruz. Dalgaların iniltisini, ışınların karşısında hissediyoruz. Geçen zamanın anılarımızı yuttuğunu, yutulan anıları geri almayı arzuluyoruz. Yeniden o günlere dönmek istiyoruz.
Ayaklarımızın altından kumun kaydığını hissederken, sisin tepelerden geldiğini görsek de adımlarımızı sıklaştırmıyoruz.
Sabahın seherinde, kum taneciklerinin, dalgaların esintisiyle kenara atılmasını izliyoruz.
Sis, sıcak havayı mı temsil ediyor. Dalgaların nağmesini, kulağımıza gelen ninni sesleri gibi algılıyoruz.
Dalgalar güneşe, kum tanecikleri suya sessiz. Sessiz adımlarla ilerliyoruz, anıların peşinden.
Bir yaz günü, çiçekler açmayı, meyveler tatlanmayı güneşten bekliyor. Bekliyoruz dalganın ayak izlerimizi silerken, çiçeklerin ve meyvenin bizimle beraber olmasını.
Duygu yüklü esintiler, bir yaz gününe uygun nağmesiyle içimiz hüzünlenip gözlerimiz yaşlanıyor. Kalbimiz bir hoş ve adımlar ahenkli. Ahenkli adımlarla bir ses duysan içimdeki duygularla uyuşmayan. Dalgaların gürlemesi başlasa da yürürüz, kum tanecikleri ayağımızın altından kaçsa da.
Sis mi dağıldı, bulutlar mı çöktü başımıza. Dalgalar kontrolsüz, dalgalar şakasız. Kum tanecikleri fırlıyor havaya, çakıl taşları karışıyor kuma. Geceye meydan okuyanların sesi ulaşıyor, kıyının kum yığınlarına.
Tepemizde başlayan, bulutların taşıdığı suyu bırakma tehdidi, günün diğer saatlerine yansıyacağına benziyor. Sahili adımlıyorum, hayalimdeki anılarımla.
Unuttum, ayağıma yazlık giymeyi, sere serpe yürüyorum. Anılarını anlatıyorum arkadaşa bulutların yaptıklarına rağmen. Bir acı ve bir de tatlı anı açıklıyorum, günün bu saatinde.
Ayak izlerimde düşlerimi yaşadım. Güneş çekti elini, yine de ayak izleriyle yaşadım.