Bugün ikinci defa ters hareketle karşılaştı. Kaderin getirdiği gibi derinden sızlıyordu. Kaç yıldan beri birlikte çalıştığı arkadaşı bakmadan, selam vermeden geçip gitmesine canı sıkıldı.
“Karın ağrısı var ya bakalım altından ne çıkar,” dedi.
Karın ağrısı deyince yanındaki öğrenci anlamamış olacak ki, “Niçin karnı ağrıyor,” Dedi. Bunun üzerine, öğrenciyi fark ettirmeden parmağına doladı.
Öğrenciye sordu; Acaba ne olabilir? Dedi. Öğrenci; Dayımın oğlunun da maçtan sonra olmuştu da limon dediler. Limon karın ağrıtırmış.
Limon, başka ne olabilir. Öğleyin yemeğini kantinden yemişse, Kantinde yiyecekler pişmemiş oluyor diye annem bir şey aldırmıyor. Babam da “Kantinin tostları da yaramazmış almayın,” diyor.
Sanki sis çökmüştü üzerimize, ruhumuz daralıyordu. Yediğimiz tost mu? Bozuktu, diye ağzımızdan bir laf çıktı. Öğrenci, kaç kişinin tost yediğini ve zehirlendiğini söyledi. Bu defa sorduk, zehirlenme karın ağrısı mı?
Öğrenci, zehirlenince miden bulanır, karnın ağrımaz. Her karın ağrısı zehirlenme değildir. Zehirlenme havaya çıkan gazlardan olur. İçtiğimiz sudan olur, diye saydı.
Öğrenciyi daldan dala atlatmak istiyorduk. Süt içtiğinde soğuksa karnın bozulur. Bozulma hemen iyileşmez. Amcam hastaneye yatmıştı. Midesi bozuk demişlerdi. Çorbayı da soğuk içersen, bağırsakların bozulur. Mideye bir şey olmaz.
Öğrenci bir süre ciddi düşündü ve içtiğin kola da karına etki eder. Top oynadıktan sonra hepimiz gazoz içerdik ama öğretmen içerseniz, mideniz yanar diyordu.
Meyve de yediğimizde karnımız ağrıyor. Yıkamadan yemediğimiz hâlde yine rahatsız oluyoruz.
Karın ağrısı acaba ne kadar sürüyor? Öğrenci doktora gidersen iki gün gitmezsen bir saat. Çünkü kalkıp top oynamaya devam ediyorsun.
Sohbet seli, parmağımıza doladığımız öğrenciyle devam etti. Çaktırmadan şakalaşmış olduk. Çelişkili duygular, oyun alanlarında kendine yer edindi. Neşe kaynağı hâline geldi.
“Karın ağrısı var ya,” dediğimiz öğretmen, ders saatleri gereği dalgınmış ve onun için hızla yönetime gidecekmiş.