Merak ediyorum bizim yöneticiler Rasmussen’i affetse bile, halk Rasmussen’i ve onu affedenleri affedecek mi?
Bunu sadece halkım bilir. Biz sadece düşünelim.
Ve hatırlayalım ki benim memleketimiz on binlerce şehit vermiştir, on binlerce vatan evladı, ağabeyim, kardeşim gibi gördüğüm, çocuklarıyla, analarıyla ağladığım, babalarıyla en acı gururu yaşadığım on binlerce yurttaşım, ülkemdeki terör yüzünden insanın çıkabileceği en üst mertebeye, şehitlik mertebesine çıkmıştır.
Muhafazakar milletime, %99’u Müslüman ama ondan önce onuru için tüm dünyaya örnek olan kanlı bir mücadele vermiş, toprağının her karışında kahramanlık öyküleri yatan memleketim insanına soruyorum, “İnsan öldürmek kadar büyük günah var mıdır?”
Sonra aklıma o sözler gelir: “Sayın Öcalan” “Aldığı kellelerin hesabı” “Yan gelip yatma yeri değil” ve daha birçoğu…
Son günlerin en önemli haberlerinden biri, Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri adaylığının kabulü. Bir terslik olmazsa Rasmussen, Ağustos ayında Batı ülkelerinin büyük desteğini de yanına alarak, NATO’nun başına eski Danimarka Başbakanı Rasmussen geçecek.
Sevgili okurlar, 5 Nisan Pazar günü itibariyle “Milliyetçi-Muhafazakar” kimlikleriyle nam salan Türkiye Cumhuriyeti’nin yöneticileri, son yılların en skandal kararlarından birini vererek, Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliğini kabul etmiştir.
Rasmussen ismi yüzünden tüm İslam Alemi (her zamanki gibi Araplar yine kaçak dövüşse de) büyük bir endişeye kapılmış, belki de hafızaları bizimkinden daha kuvvetli olmasından dolayı güçlü bir NATO üyesi olan Türkiye’nin kendilerinden bildikleri başbakanına bu konudaki çekincelerini iletmişlerdir. Fakat görünen o ki Türkiye’den umduklarını bulamayacaklardır.
Sanki bizim kendimize ait çekincelerimiz yokmuş gibi…
Rasmussen PKK’nın yayın kanalına büyük destekte bulunmuş, hatta bu sayede Danimarka savcıları ROJ TV ile PKK’nın bağlantısını “bulamamışlardır”. 2006 yılında konu ilk gündeme geldiğinde, ROJ TV ile PKK arasında bir bağ bulunmadığını söyleyen Rasmussen, bizi yatıştırmak için bugün “bir bakalım belki vardır” demektedir.
Tek desteği bu mu dersiniz?
AB’nin, özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinin PKK’ya büyük olanaklar sağladığı artık sır değil, kendileri açıkladılar. Özellikle bundan birkaç sene öncesine kadar AB sorumluları Türkiye ziyaretlerinden sözde Kürdistan haritalarında kalan kısımları anlıyorlardı ki, “özgürlükçü” söylemler altında Diyarbakır başta olmak üzere güneydoğu illerimizde fink atıyor, PKK liderleriyle görüşüyorlardı. Matt Bryza bile AB’yi uyarmış ve PKK’ya desteği önleyin” demişti.
Danimarka’da PKK terör örgütü listesinde olmasına rağmen, ROJ TV’den başka televizyonlarda da PKK ile ilgili programlar yapılıyor, Murat Karayılan’ın hayatı anlatılıyordu.
Bitmedi… Bitmez…