Eğitim enstitüsünde okuduğum yılların birinde çok sevdiğimiz bir edebiyat öğretmenimiz vardı.
Derste, “Cumhuriyet kadını” konusunu işliyordu. Bir ara bize dönerek:
-Atatürk’le ilgili bir eseri tam olarak okuyanlar parmak kaldırsın?
Bir tek parmağın kalkmadığını görünce, gözleri buğulanarak:
-Siz, yarın öğretmen olacaksınız, köylere, kentlere gideceksiniz, oralarda Atatürk’ü nasıl anlatacaksınız?
Çok mahcup olmuştuk. Ben şahsen o günden sonra Atatürk’ü her fırsatta okudum. Her okuyuşta yeni şeyler öğrendim ve onu daha çok sevdim. Onun Himalaya Dağları kadar büyük olduğunu anladım. Kadınlar için bir çok sözü var. Birinde diyor ki “Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın.” Mustafa Kemal Atatürk 17 Mart 1923 Tarsus.
Bu demektir ki kadın erkeklerden daha çok okumalıdır. Kadın ancak böylelikle sürünmekten kurtulabilir. Onun için bir öğretmenin birinci görevi kız çocuklarını okumaya teşvik etmek olmalıdır. Bir toplum cahillikten de ancak bu şekilde kurtulabilir. Allah’ın İlk emri “oku” olduğuna göre ve burada cins ayırımı yapmadığına göre kadınların okuması farz olmuyor mu?
Bu düşünceyle ve heyecanla yeni okullarımıza atandık.
Bazı sebeplerden ötürü merkeze yakın olmam gerekiyordu. Milli eğitim müdürü:
-Şu köye bir ortaokul açılmış görünüyor ama şu an kapalı, gider misin? Ancak işin çok zor. Kurucu müdür olacaksın her şeyi yeniden kuracaksın. Hiç düşünmeden tamam dedim. Okullar açılalı iki ay olmuştu.
İlkokuldaki öğretmen arkadaşlar bilhassa İbrahim Özçelik Bey bize çok yardımcı oldu. Köy muhtarı Mehmet Beyle birlikte köyden yardım topladık. Merkezdeki okullardan sıra, yazı tahtası, kağıt, kalem vb aldık. Bir ay içinde okulu faaliyete geçirdik.
Üçü kız olmak üzere on dokuz öğrenci kayıt yaptık. Daha sonra kız öğrencilerin birisini babasının isteği üzerine okuldan ayrıldı. Diğer kızların okuması için nur içinde yatsın Metin Ağabey aydın bir kişiydi, İbrahim öğretmenimizle de çok samimiydi onların çok etkisi oldu.
Daha sonra okula asil müdür Hüseyin Koca atandı. Çok güzel hizmetler yaptı. Hizmeti geçen bütün arkadaşlara şükranlarımı arz ediyorum.
Böyle bir kurban Bayramı arifesinde evde otururken birden bir telefon geldi.
-Merhaba hocam, telefonunu Abdullah’ tan aldım ellerinden öperim. Yaklaşan kurban bayramını kutlarım. Ben hastanende hemşireyim, sizin gibi öğretmenlerin sayesinde.
-Ne demek bütün öğretmenlerin vazifesi. Bende senin ve ailenin bayramını kutlarım.
İşte bir öğretmenin en mutlu olduğu an!
Eğitim Enstitüsünde Edebiyat Öğretmenimin sözlerini hatırladım,
gözlerimin buğulandığını hissederek…