Bozgunculara da mı beddua etmeyelim…edelim. ALD sıfatının etkisidir…hakkettiğini iste her hak eden için… Mesela “yaşasın cehennem…” de…zalimlerin namaz kılmayanların cehnnemmlik olduğunu haber veriyor Kur’an… Ne demek namaz kılmamak…
Beddua etmeyelim mi…Edelim…
Kur’anda peygamber beddduaları var… Peygamberler, Cebrail (as) aracılığıyla Allah’tan aldıkları mesajları insanlara iletmekle görevlidir. Onların temel misyonları insanları cehalet ve batılın karanlıklarından
vahyin yani ilmin ve hakikatin aydınlığına çıkarmaktır.
Onlar bu amaçla bir yandan insanları Yaratıcıları, kendileri, dünya hayatı, ölüm ve sonrası gibi hususlarda bilgilendirmiş bir yandan da onların hayat, ölüm ve ölüm ötesine dair soru ve sorunlarına cevaplar
vermişlerdir. İnsanlara, özellikle yaratılış gayelerini hatırlatmış ve onlara emanetlerini
hakkıyla gözetmelerini tavsiye etmişlerdir. İnsana yapılan bu iyilik dolayısıyla gelen her
bir peygamber ve onun getirdiği vahiy, muhataplar için bir rahmet niteliği arz etmektedir.
İnananlar, elçilere ve onların getirdikleri vahye tabi olarak bu rahmete nail olurken, inkârcılar ise yalanlayıp reddederek rahmetten uzaklaşmış ve helak olmuşlardır.
Peygamberler kavimlerinin hidayeti ve kurtuluşu için gece gündüz sürekli bir gayret
içerisinde olmuşlardır. Ancak gün gelmiş inkârcıların inkâr ve isyanları karşısında onlar
da çaresiz kalmışlardır. Öyle ki bazı peygamberler Allah’tan, kendilerini yalanlayan kavimleri hakkında artık bir hüküm vermesini istemiştir. Bu durum inkârcı muhataplar için
bir beddua anlamına gelmiş ve onların helakini doğurmuştur. Hatta ayetler incelendiğinde
görülecektir ki bazı peygamberler, inkârcı muhataplarının helaki için oldukça keskin ifadelerle beddua etmiştir.
Hemen belirtelim ki Kur’an-ı Kerim’de daha çok peygamberlerin muhatapları, yakınları, iman edenler hatta tüm insanlık için yaptıkları dualara yer verilmektedir. Bu hususa örnek olarak, tüm insanlar için örnek ve öncü bir peygamber olan Hz. İbrahim’in
dualarını zikredebiliriz. O, bir yandan babası bir yandan da inkârcılar tarafından, şiddetli
hakaret ve tehditlere uğrayıp, vatanını terk etmek zorunda kalmasına rağmen, ne babasına
ne de düşmanlarına bir bedduada bulunmuştur. Hatta tam aksine özellikle kendisini kovmakla tehdit eden babasının hidayeti için Rabbine dua edeceğini söylemiş ve Allah onu müşrikler için duadan men edinceye kadar da onun için dua etmiştir…
Tebbbet suresinin Kur’anda yer alması da gösterir ki…HAKEDENE bedddua elzemdir….görevdir…
Bedddua bir avuntu olsun diye yapılmamalı… Bozguncu onu hakkkediyor… Şu dünyada bozguncular neler yapmadılar ki…Hz Ömerler hz Osmanlar şehit edildi… Gökleri titreten zulümlerden bunlar…
Bedduanın işe yaramadığını, şöyleme….avuntu olsun diye yapıldığını söyleyeme… Dua bu; iyisi de kötüsü de en ulvi makama çıkar; ne kabulüne ne reddine hükmedemeyiz artık. Ağızdan çıkan her duayı kabul oldu diye bilmek gerekir. Duayı, söver gibi kullanmak, daha iyimser bir dille söyleyecek olursak boşalmak için dua etmek duanın sunulduğu makam itibarıyla mü‘min açısından işlenmesi ağır bir hata olur. Dua bir ibadet… Beddua da bir ibadet…Habilin suçu neydi…Kardeşi şehit etti… Son zamanımızdaki dünya savaşlarında ölenlerin vebali neydi… RAHMAN olan Allahın ne çok gazabını celbetti… Suriye de Irak’ta sütsüz kalan bebelerin acıları RAHMAN olan Allahı nice gazaplandırmıştır…
Mümin kişiye ne beddua etmek ne de beddua almak yakışır.
Beddua etmeyelim mi…Edelim…Kur’an dedduayı da duayı da ibadet sayar…